Müdür Oldum Seks Hayatım Canlandı 25. Bölüm

Gece çıkacaktık yola, ama ben de, Sinem de acayip yorulmuştuk o gün, sabah erkenden çıkmayı düşündük. Ben sabah saat 5:00’de patronum Gökhan bey’i aradım. Gideceğim iş gezisi için birkaç işimin olduğunu ve öğleden sonra gelebileceğimi söylediğimde izin verdi. Sinem bana, "Çok kötüsün, kurtardın tabi kendini!" dedi. Güzel bir kahvaltı yaptık ve Sinem yola çıktı. Benim kalma nedenim ise Pınar’la görüşmekti. Güven kahvaltıdan sonra tekrardan yatmak için odasına çıktı. Ben de saat 6:00 gibi belki tekrardan Serpil’i görürüm diye çıktım ve o gün görüştüğümüz parkura geldim. Yavaş yavaş dolaşıyordum, ama kimseden ses seda yoktu. Saat 6:30 gibi parkurun sonuna geldiğimde Serpil’i gördüm. Daha yeni geliyordu, beni görünce biraz duraksadı ve "Naber?" diyerek yanağımdan öptü ve "Sen bugün gitmeyecek miydin?" dedi. "Evet gidecektim, ama patronumu aradım ve işimin olduğunu söyledim. Öğleden sonra gideceğim!" dedim. Serpil’le biraz yürüdük, ben işimin olduğunu söyleyerek onun yanından ayrıldım. Pınar’ın kafeyi açmasını bekliyordum. Saat

7:00’de duşumu alıp tekrardan Pınar’ın kafesine gitmek için hazırlandım.

Vakit geçmesi için yürüye yürüye gittim. Saat 8:00’de kafenin önündeydim. İçeriye girdim. Pınar beni görünce donup kaldı, ardından gülümseyerek yanıma geldi ve boynuma sarıldı. Bana, "Ne işin var burada ya? Sürpriz oldu!" dedi. Ben de, "Sinem gitti, ama ben işimin olduğunu söyledim. Seni görmek için geldim!" dediğimde mutlu oldu. Hemen bir masaya oturup birer kahve söyledik ve sohbet etmeye başladık. Saat erken olduğundan daha kimseler gelmemişti kafeye. Pınar’a, "Dün çok güzel vakit geçirdim!" dediğimde, güldü ve "Yine yaparız!" dedi. Ben Pınar’ın telefonunu aldım ve ara sıra arayacağımı söyledim. Biraz daha muhabbet ettikten sonra Pınar’a, "Hadi gel, bize gidelim!" dedim. O da kabul etti. Beraber yazlığa kadar muhabbet ede ede yürüdük.

Yazlığa girer girmez Pınar’ın dudaklarına yapıştım. Öperken bir yandan da elim pantolonunun üzerinden kalçalarındaydı. Onu koltuğa yatırdım ve dudaklarını öpmeye devam ettim. Dün sikiştiğimiz koltuklardaydık yine. Öpüşürken ara sıra inliyordu da. Dudaklarını bıraktım, üzerindeki tişörtü çıkarttığımda mor bir südyen vardı karşımda. Onu da çıkarttım hemen ve göğüslerine yapıştım. Göğüslerini yalarken üzerimdeki kıyafetleri de yavaş yavaş çıkartmaya başladım. Pınar gözlerini kapatmış inliyordu sadece.

Pınar’ın göğüslerinde fazla kalmadım, hemen üzerindeki pantolon ve mor külotunu çıkartıp, amını yalamaya başladım. Yeni yeni sulanmaya başlayan amı, ben yaladıkça iyice sulanıyordu. Pınar ise kendinden geçmiş şekilde, "Daha hızlı yala erkeğim, daha hızlı!" diyordu. Ben de ona uyarak dilimle içine kadar giriyordum amının. Koltukta kıvranıyordu resmen ve en sonunda orgazm oldu. Ama ne orgazm olmak, suları resmen yüzümü yıkamıştı. Pınar’ı kolundan tuttum kaldırdım ve koltuğa ben oturdum. Yarrağımı eline aldı Pınar ve biraz okşadıktan sonra, sanki yıllardır yarraksızmış gibi yarrağıma saldırdı.

Yaladıkça daha da hızlanıyordu. Vücuduma elektrik veriyorlar gibiydi, kafamı geriye atıp gözlerimi kapattım ve zevki yaşamaya baktım. O arada Sinem’i kıskandırmak geldi içimden, hemen kenardaki pantolonumun cebinden telefonumu çıkarttım. Pınar bir yandan beni izliyor, bir yandan da hafifçe yarrağımı yalıyordu. Telefonumu kameraya ayarladım ve Pınarın yarrağımı yalarkenki fotoğrafını çekip, Sinem’e yolladım. Pınar’a yaptığımı anlatınca, gülerek, "Çok pisliksin!" dedi. Pınar ardından kalktı ve kucağıma oturdu.

Yarrağımı eliyle tutarak amına hizaladı ve oturmasıyla beraber, "Ahhhh!" diye bir ses geldi. Pınar köküne kadar aldığında biraz durdu ve sonra zıplamaya başladı. Elleri omuzlarımdaydı ve tutunarak benden güç alıyordu. Pınar zıplarken, ben de onun göğüslerine yapışıyordum. İki göğüsünü de bebek gibi emiyordum. Pınar ise zevklerin en büyüğünü yaşıyordu, gözleri kapalı sikimin üzerindeydi. Bu arada telefonuma bir mesaj geldi. Açtığımda, Sinem, "Şerefsiizz :)" yazmıştı. Ben de bir :) gülücük koyup telefonu koltuğun üzerine bıraktım.

Pınar’ın biraz hızlanması gerekiyordu, ben de belinden tutarak iyice kendime bastırdım. Pınar çığlıklar atıyordu yarrağımın dar amına girişinden dolayı. Birkaç dakika sonra Güven merdivenlerden inerek, "Bu ne ses ya?" dedi ve bizi görünce şok oldu. Pınar, Güven’i görünce tedirgin olup hemen üzerimden kalkınca, "Rahat ol, arkadaşım o benim!" dedim. Biraz sakinleşti. Ben Pınar’ı çiftli koltuğa domalttım ve arkadan amına girmeye başladım. Güven ise çoktan şortunu çıkartmış, Pınar’ın ağzına vermişti.

Ben hızlanmaya başladım, Pınar’ın amındayken kalçalarına çarpıyordu kasıklarım ve 'Şlak, şlak!' sesler çıkıyordu. Pınar ise ağzındaki yarrakla olabildiğince inlemeye çalışıyordu. 15 dakika siktim Pınar’ı ve amının içine boşaldım. Benim çıktığım yere Güven girmeye başladı bu sefer. Ben de kenarda kendime bir sigara yaktım. Pınar bağırarak orgazm oluyordu. Pınar’ın önüne oturdum, Pınar da ara sıra eğilerek benim sikimi yalıyordu. Güven de 20 dakika kadar sikip boşaldıktan sonra, Pınar’ı kaldırdı ve beraber alt kattaki banyoya girdiler. Ben de üst kattaki banyoya çıktım.

Aşağıya indiğimde Pınar sadece iç çamaşırlarını giymiş bir şekilde kahvaltı hazırlıyordu. Güven ise TV izliyordu. Ben de Güven’in yanına oturdum. Pınar 5-10 dakika sonra, "Kahvaltı hazır!" dedi ve beraberce masaya gittik. Güzel sohbetli bir kahvaltıdan sonra, Pınar tekrardan kafeye gideceğini söyledi. Güven ve ben hazırlandık. Güvenle beraber önce Pınar’ı bıraktık, ardından Güven beni şirkete kadar attıktan sonra geri yazlığa döndü. Öğle yemeği arasında gelmiştim şirkete, hemen yemekhaneye giderek yemeğimi aldım.

Kahvaltı yapmıştım, ama yine de yemeği yedim. Sonra bölümüme çıktım. Mesai bitimine doğru Gökhan bey beni odasına çağırttı. Odasına gittiğimde, bana 5 aylık işin planını gösterdi. İlk 1 ayımı Finlandiya’daki bir şirkette, sonraki 3 ayımı Amerika’da ve son 1 ayımı da tekrardan Finlandiya’da geçireceğimi söyledi. Gökhan bey ardından, "Bu işi sadece biz istemiyoruz, İzmir’de başka bir şirkette bunun Türkiye satışını yapmak istiyor. İki şirketten de Satın Alma Müdürlerini aynı anda çağırdılar. Yani seninle birlikte başka bir müdür de orada olacak!" dedi.

Sonrasında konuşmasına devam ederek, "Amerika’da ve Finlandiya’da iki tane farklı şirket var, bu şirketten en ucuz maliyetlisini ve bize en çok kazandıracak olanı seçerek onunla sözleşme imzalayacağız. Yani bu sefer sadece şirketle değil, bir de rakip bir firmayla kapışacağız!" dedi. İşler gerçekten bundan sonra baya yoğun olacak gibiydi.