4 Ocak 2014 Cumartesi

Ben, Kocam ve Pasif Arkadaşı Harun!

Slm, ben Ayşen. Adana’da oturuyorum. 30 yaşında, 1.75 boyunda, 100-65-90 ölçülerinde, sarışın, yeşil gözlü, 60 kg da, bir bakanın dönüp bir daha baktığı, alımlı ve çekici biri olduğum kadar, yatakta da ateşli bir kadınımdır. Evliyim ve ev kadınıyım. Kocam Levent 32 yaşında, 1.80 cm boyunda 80 kg, beyaz tenli, oldukca kalın bir siki olan, yatakta en soğuk kadını bile ateşleyebilecek kadar sekste başırılı bir erkektir. Mutlu ve huzurlu bir evliliğimiz var. Seks hayatımız da bir o kadar güzel, çünkü sınırları aştık, tabuları yıktık. 


Nasıl mı yıktık? Eşim yani Levent’le bir gün uydu yayınlarından şifresi kırılan seks kanallarını izliyorduk. Filmin birinde, bir kadın 2 biseksüel ve bir aktif erkek grup seks yapıyordu ve kadını üç erkek te defalarca sikiyordu. Aşka geldik kocamla sevişmeye başladık. Sevişme esnasında kocama “Bir kadın bu kadar erkeğe nasıl dayanabiliyor?” diye sordum. Kocam da “Bilmem, o kadınına göre değişir...” dedi. “Doğrusu ben de öyle sikilmek isterdim...” dedim. Kocam da “Sen bana yetmiyorsun, okadar erkeğe nasıl yeteceksin?” dedi. Ben de “Bilmem, denemek lazım...” dedim ve o günlük bu konu kapandı. 

Ama bu fikir bende bir takıntı halini aldı ve ilerleyen zamanlarda kocamın o kalın siki artık bana yetmemeye başlamıştı, çünkü kafamda o filimdeki sikilen kadın ve erkeklerin kocamınkinden daha kalın sikleri vardı. Ve kocamla her yatmamda filimdeki o kalın yaraklı erkeklerin beni siktiğini hayal ediyordum. Birgün tüm cesaretimi toplayıp kocama “Böyle bir şeyi biz de bir kere yapabilirmiyiz?” diye sordum. Kocam da “Bakıyorum da aklın o filme gitti. Bu kadar istekli olma, bak harbiden getiririm öyle birini, sonra dayanamazsın ve pişman olursun...” dedi. 

Ben de “Harbiden getir, sen getirdiğine pişman olmayacaksan ben hiç olmam.” dedim. “Tamam ohalde, müsait bir zamanda birini eve getireyim ve deneyelim.” deyince bende merak ve sabırsızlık başladı, “Nasıl olacak? Kimi bulacaksın? Ben öyle küçük sikli erkek istemem, itici olmayacak, çekici olmalı, vücudunda kıl olmayacak, siki en az seninki kadar olmalı ki zevk almalıyım...” dedim. Kocam da “Harun nasıl?” diye sordu. 

Harun dediği kişide 24 yaşında, 1.80 boyunda, sarışın ve pasif bir erkek. Ama gerçek bir kadından daha güzel vücut hatlarına sahip biri. Bu güne kadar aletini görmedim, ama kocamın dediğine göre kocamınkinden hem kalın, hem 2 - 3 cm daha uzunmuş. Buna rağmen pasif olan, cinsel tercihini pasiflikten yana kullanan yakışıklı bir çocuktu Harun. Açık sözlü bir gençtir, bir kaç kez kendisine neden bu pasifliği seçtiğini sorduğumda, kadınlardan pek zevk almadığını, erkeklerin kendisini daha mutlu ettiğini, yeterli parası olsa ameliyatla kadın olmak istediğini söylemişti. 

Kocam anal seks yapmayı çok sever, ama 7 yıllık evliliğimiz müddetince kocam beni anal yoldan ilişkiye hiç zorlamadı, çünkü siki kalın olduğu için daha ilk denememizde canım yanmıştı ve vazgeçmiştik. Kendisi anal seks isteğini harunla gideriyordu ve bunu bana anlatmıştı daha önceleri. Harun, her önüne gelenle ilişkiye girmeyecek kadar da ihtiyatlı ve tedbirli biriydi, ancak kocamla yattığını benim bildiğimi bilmiyordu. 

Kocam bana Harun’u söylediğinde, Harun’un kadınlardan zevk almadığını, erkeklerle daha mutlu olduğunu anlattığını söyledim. Kocam “Merak etme ben onu siker sikini kaldırırım, sonra devreye sen girersin...” dedi, gülüştük ve nasıl olacağını planlamaya çalıştık. Artık gündemimizde sürekli Harun’la grup yapma fikri vardı. Ve bir kaç gün sonra kocam bana “Bu işi bu haftasonu yapacağız, Harunu ayarladım...” dediğinde, ‘beni biriyle paylaşma’ fikrinden ne kadar heyecanlandığı ve pasifte olsa bir erkekle sevişmemi seyretmekten alacağı zevk, gözlerinden okunuyordu. 

Haftasonunu iple çekmeye başladım ve cuma günü gelip çatmıştı, banyoya girdim koltuk altlarımı ve amımın kıllarını bir güzel ağda ile temizledim, tertemiz bir şekilde banyodan çıktım. Amcığımın dış dudakları akşamı düşünmemle birklikte şişmeye kabarmaya başlamıştı. Vücut hatlarımı ortaya koyan dekolte bir kıyafet giydim. Yemek masasını hazırladım ve kocama telefon açtım, hazır olduğumu söyledim. Kocam da harunla konuştuğunu, her şeyin yolunda gittiğini, birazdan evde olacaklarını söyledi. Telefonda kocamla konuşurken sulanmaya ve amımla oynamaya başlamıştım. Telefonu kapattığımda birkez boşalmıştım bile. 

Yarımn saat sonra kocam Harun’la birlikte geldi. Kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu, o gün Harun’u daha farklı bir şekilde görmüştüm. Kocamın dudağına hoşgeldin öpücüğü kondurduktan sonra, Harun da “Ben de isterim.” demez mi? Bir öpücükte Harun’un dudağına kondurdum ve yemeğe geçtik. Bir an önce yemek faslının bitmesini ve sevişmeye geçmek için sabırsızlanıyordum. Yemeği nasıl yedik, masayı nasıl topladım, ben bile şaştım... 

Sonra üçlü kanepeye, ortada ben, sağımda kocam, solumda Harun olacak şekilde oturduk. Kocam yavaş yavaş beni kendine doğru çekip dudaklarımı öpmeye, boynumu kulak memelerimi yalamaya, bir yandandan da o diri ve iri gögüslerimi okşamaya başladı. Elini aşağıya doğru, mini eteğimin altına sokup amımın üzerinde parmaklarını gezdirmeye başladı. Sonra başımı hafifçe eliyle aşağı, sikine doğru bastırdı. Koltuktan kalktım, kocamın önüne diz çöküp fermuarını açtım. Siki kazık gibi olmuştu, sikini çıkarıp yalamaya başladım. Göz ucuyla kocama baktığımda, Harunu kendine çekmiş, dudak dudağa öpüşüyorlardı... 

Kocam az sonra Harun’a “Hadi bakalım karıma yardım et, sen de marifetini göster.” dedi. Harun da yanıma diz çöktü. Harun’a bakarak, kocamın sikini kökünden kavrayıp "Buyur." dedim. Harun önce başına küçük bir öpücük kondurduktan sonra yavaş yavaş başını ağzına sokup çıkarmaya başladı. Her seferinde biraz daha fazlasını ağzına alıyordu, üç-beş sefer sonra kocamın sikini köküne kadar ağzına alıp çıkarıyordu. Ben de bu arada boş durmadım, Harun’un gömlek düğmelerini çözüp gömleğini çıkardım. Atletik, biçimli ve kılsız bir vücudu vardı. Erkek olmasına rağmen göğüs uçları bir kadının göğüs ucu kadar iri ve sertti ve göğüs uçlarında halka takılıydı. 

Gömleğini çıkardıktan sonra Harun’un ensesini ve kulak memesini yavaş yavaş öpücük yağmuruna tutmuş, ıslak ıslak öpüyordum. Harun da arada bir dudağımdan öpüyor ama fazla ileri gitmiyordu. Elimi pantolonunun kemerine attığımda, Harun dizlerinin üzerine doğruldu, kemerini çözüp pantolonunu aşağıya doğru sıyırdım. Altında tanga vardı ve kalçaları bir kadın kalçası gibi toplu ve yukarı kalkıktı. Harun tangası ile kalmış, kocam da çırıl çıplak soyunmuştu ve benim üzerimde mini etekli bir elbise vardı. Amım ise sulanmaktan vıcık vıcık olmuştu. Harun’un siki inik olmasına rağmen yılan gibi sarkıyordu ve kalındı. Kalkınca ne hale gelecekti merak ediyordum. 

Kocam ayağa kalktı ve beni de kaldırdı. Ayakta kocamla öpüşmeye başladık. Kocam dudaklarımı bir vantuz gibi emiyor, göğüslerimi her zamankinden daha farklı ve hoyratça sıkıyor, kalçalarımı mıncıklıyordu. Bu arada Harun kocamın sikini ağzına alıp yalamaya devam ediyor ve bir an evvel sikilmek için sabırsızlanıyordu. 

Kocam bir çırpıda elbisemi çıkarıp attı. Sütyen takmadığım için göğüslerim fora olmuş, üzerimde sadece külodum kalmıştı, ama o da amcığımın suyundan sırıl sıklam olmuştu. Arkama geçti, Harun’a “Bak bakalım Harun’cuğum, hiç böyle diri ve dolgun göğüs gördün mü?” dedi. Göğüs uçlarım iri birer fındık büyüklüğüne erişmişti, arkamdan göğüslerimi avuçlayarak Harun’a "Yalamak istermisin?" dedi. Harun da sanki ilk kez bir çıplak bir kadın görüyor gibiydi ve ‘acaba yapabilirmiyim’ dercesine kocama aptal aptal bakıyordu. 

Ben de “Hadi Harun'cuğum, bu fırsat bir daha eline geçmez bak, bir dokun bakalım.” dedim. Harun çekinerek ellerini göğüslerimin üzerine koydu, yavaş yavaş gezdirmeye başladı. Sonra birden eğilerek sağ göğsümü yalamaya, hafif hafif küçük dişler atmaya başladı. Diğer eliyle de arkamda duran kocamın sikini avuçluyordu. 

Kocam beni kanepeye oturttu, bacaklarımı araladı ve Harun’a “Hadi bakalım, sana tam bir Bursa şeftalisi veriyorum, yala. Yala ki ben de seni daha bir keyifle sikeyim.” dedi. Harun çekinerek önüme diz çöktü. Yavaş yavaş dudaklarını sulanmış amcığımın üzerinde gezdirmeye başladı. Kocam çoktan Harun’un arkasında yerini almıştı ve sikini tükürükleyip Harun’a öyle bir dayandı ki, bir anda hepsini Harun’un götüne soktu. O acıyla Harun amıma daha da yumuldu. 

Kocam Harun’un götünü sikerken, Harun da dilini amımın içine sokup sokup çıkarıyor, “Bir kadının am suyu bu kadar mı leziz olurmuş Tanrım, ben cennete mi düştüm?” diyor, gözlerimin içine bakarak amcığımı yalıyor, vantuz gibi emiyor, amımın dudaklarına ısırıklar atıyor, parmağını sokuyor, parmaklarına bulaşan amımım suyunu göğüs uçlarıma sürüyor, göğüslerime sürdüğü am suyumu yalıyor, bir yandan da kocamın altında “Hadi erkeğim, kökle, daha hızlı sok, hadi durma devam et... diyerek zevkten çığlıklar atıyordu... 

Bir erkek hemcinsi tarafından sikilmekten bu kadar mı zevk alırmış... Harun kocamın altında, benden bile ateşli bir şekilde kıvranıyor, kendini kocama teslim ediyordu. Kocam da Harun’a yüklendikçe yükleniyor, artık sikini tamamen çıkarıp tekrar hepsini birden hızlıca Harun’un götüne sokuyordu. Harun kocamın her darbesiyle amımı biraz daha çok emmeye dilini daha çok sokmaya başlamıştı, dili alev alev yanıyor, ammın içini kavuruyordu, kaç kez boşaldım hatırlamıyorum... 

Derken kocam bir anda sikini Harun’un götünden çıkarıp, bellerini benim ağzıma, yüzüme, göğüslerime ve amcığıma yağmur gibi boşalttı. Ağzımın içine gelenleri yuttum. Harun dudaklarımdan başlayarak kocamın menilerini yalamaya başladı. Bir yandan kocamın menilerini yalıyor bir yandan dudaklarımı emiyordu. Vücudumun üst tarafında kocamın ne kadar menisi varsa hepsini yalayarak yuttu, sadece amcığımın üzerinde biraz kalmıştı. Harun benim yere uzanmamı istedi ve yerde ikimiz altmışdokuz olduk... 

Harun amımın üzerindeki kocamın menilerini yalarken, ben de Harun’un yeni yeni kalkmaya başlayan sikinin başını ağzıma aldım. Yavaş yavaş sikinin başını yalıyor, ağzıma sokup çıkarıyordum. Harun’un siki kocamın sikinden biraz daha kalındı ve uzundu da. En az 20 dakika Harun’un sikini yaladım, artık sertleşmişti ve ağzıma sığmamaya başlamıştı. Beni Harun’la o pozisyonda izleyen kocamın siki yeniden sertleşmişti ve üstümde bulunan Harun’un götüne tekrar sikini sokup çıkarmaya başlamıştı, bir yandan da “Haruncuğum, seni öyle bir sikeceğim ki, sikini kazık edeceğim...” diyordu. 

Harun’u kocamın tekrar sikmeye başlaması ve benim de Harun’un sikini yalamam, Harun’u tam kıvamına getirmişti. Kocam ikinci kez boşalmak üzereydi, sikini Harun’un götünden çıkardı ve Haruna "Aç ağzını!" dedi. Harun dizlerinin üzerine doğruldu ve kocam tüm menisini Harun’un ağzına boşalttı. Harun ağzına akıtılan menilerin bir kısmını yuttu, bir kısmını da amımın içine tükürdü ve bir anda bacak arama girip yerini aldı... 

Harun’la göz göze geldik, “Hadi sikimi kendi elinle amına yerleştir.” dedi. Harun’un sikini kavradım, amımın deliğine başını dayadım, “Hadi sok!” dedim. Amımın içine kocamın menilerini tükürmesine rağmen ilk başta zorlandım, çünkü sikinin başı yumruk gibiydi. Biraz zorlayarak başı amıma girmişti. Girmişti girmesine ama benim de içim yanmıştı, sanki amım yırtılmış gibiydi... 

Harun yavaş yavaş amıma sokmaya başladığında bir yandan da “Tanrım bu ateş gibi, sanki fırına girdim...” diyordu. Harun yavaş yavaş tempolu git gellerle sikini köküne kadar amcığıma sokmuştu. Sonunda git gelleri hızlanmaya başladı. Harun beni sikerken ben de Harun’un uçlarında halka takılı o irileşmiş göğüs uçlarını emiyor vücuduna tırnaklarımı geçiriyordum. Bacaklarımı Harun’un beline doladım, artık Harun’un altındaydım ve o kocaman kalın yaraklı pasif’e kendimi siktiriyordum. Kocam da sigarasını yakmış bizi izliyordu... 

Tırnaklarımla Harun’un sırtını kanatmıştım. Harun o kocaman sikini amıma gömerken bir yandan göğüslerimi ısırıyor, emiyor ve mıncıklıyordu. En çok sevdiğim pozisyonlardan biriydi sikilirken göğüslerimin emilmesi. Harun belki yarım saatten fazla beni sikiyordu ama bir türlü boşalmıyordu. Boşalamayışının nedeni sürekli hep sikilmesiydi, ama benim hoşuma gidiyordu kalın ve amcığımı dolduran bir yarak tarafından sikilmek... 

Bir on dakika daha siktikten sonra “Hadi söyle güzelim, nerene boşalayım? Söyle hadi, geliyorum...” diye inlemeye başladı. “Nereme istersen orama boşal.” dedim. “O zaman al eline ve ağzına götür, menimi sana içirmek istiyorum, yutmanı istiyorum!” dedi ve sikini amımdan çıkarttı. Hemen sikini elime tutarak ağzıma götürdüm. Harun’un menileri kocamın belinden hem fazlaydı hemde biraz daha koyuydu, hepsini ağzıma boşalttı ve bende iştahla yuttum. 

Harun “7 yıldır hep sikilmenin verdiği zevki yaşadım, ilk kez siktim ve bir kadın siktim. Sikmek te sikilmek kadar güzelmiş.” dedi, amıma bir öpücük kondurup kocamın önüne gitti ve kocamın sikini yalamaya başladı. Ben temizlenmek için banyoya gittim. Banyodan çıkıp geldiğimde kocamla Harun deliler gibi sevişiyorlardı, ben de aralarına katıldım. 

Harun kalçalarımı okşamaya ve parmağını göt deliğime sokmaya çalıştı, ama ben “Hayır!” dedim, “Kocam bile onu yapmıyor senin yapmana müsade etmem!” dedim. Kocam da “Bugün her şey serbest, bırak yapsın...” dedi. Harun bana “Götünü alıştaracağım ve sende benim kadar zevk alacaksın, canın yanmayacak.” dedi ve el çantasından pembe bir küçük kutu çıkardı. Vazelinle karıştırılmış bebe yağı varmış içinde. Başımı koltuğa koyup domalttı beni ve arkama geçti... 

Karışımı parmağına sürüp önce göt deliğimin etrafını okşamaya, masaj yapmaya başladı. Göt değilimin etrafı bir anda serinledi, sanki buz koymuş gibi oldu. Sonra parmağını soktu ve parmağını sonuna kadar sokup çıkartmaya başladı. Gerçekten de acı duymamıştım. Daha sonra göt deliğimde ikinci bir parmak daha hissetmeye başladım, Harun iki parmağını göt değilime sokup çıkarıyordu. Derken parmağını üçledi ve az sonra baş parmağı hariç tüm parmakları göt deliğimin içine girip çıkıyordu... 

Yarım saat kadar bu şekilde uğraştıktan sonra kocamı çağırdı “Açılışı sen yap.” dedi. Kocamın sikini biraz yaladıktan sonra karışımı kocamın sikine de sürdü. Kocam önce yavaş yavaş başını sokmaya çalıştı ve başı rahatlıkla girmişti. Derken sikinin yarısına kadarını rahatlıkla aldım ve canım yanmadı. Ancak biraz daha yüklenince canım yanmıştı. Kocam tamamen içimden çıktı, Harun göt deliğimin içine tükürdü ve yine o karışımdan sürdü, kocam tekrar soktu sikini götüme ve yavaş yavaş git gel’ler yapmaya başladı... 

Harun da götümün yanaklarını ayırarak kocama yardım ediyor ve yarısına kadar götüme girip çıkan kocamın sikine tükürüyordu. Harun’un kocama “Hadi, şimdi.” dediği bir anda kocam götüme öyle bir yüklendi ki, sanki götüm yırtılmıştı. Kocam sikini köküne kadar götüme sokmuş, taşakları amıma değmişti! Kocam öylece biraz durduktan sonra, sikini yavaş yavaş çıkartıp sokmaya başladı. Artık kocamın kalın siki götüme tümüyle girip çıkıyordu. Diğer yandan Harun kocama asistanlık yapmayı bırakmış, benimle ilgileniyordu. Amcığımla oynuyor ve göğüslerimi emiyordu. 

Epeyce bir süre götümü siken kocam artık inlemeye ve iyice hızlanmaya başladı, boşalmak üzereydi. Harun kocama “Götünün içine boşalarak çık.” dedi. Kocam Harunun dediği gibi götümün içine boşalarak çıkmaya başladı. Götüme ilk menisini boşalttığında sanki içime hava vermişlerdi. Kocam sikini götümden çıkarıp menilerinin kalan kısmını göt deliğimin etrafına boşalttığı anda, Harun arkamda yerini almıştı bile. Kalkmama fırsat vermeden o kalın sikini bir anda öyle bir kökleyişle götüme sokmuştu ki, bayılacak gibi olmuştum. Sadece “Ne olur yeter, çıkart, dayanamıyorum.” diyebildim. 

Ama Harun götümü sikmeye devam etti, “Kocan da benim götümü siken ilk erkekti ve acımasızca sikmişti. Sen de benim ilk kadınımsın, bana sikme zevkini sen yaşattın. Artık kocanın beni her sikmesinin ardından ben de seni sikeceğim.” diyerek. Harun’un götümü sikmesi kocamınkinden daha uzun sürmüştü. Bacakalarım sızlamaya başlamıştı, dermanım kalmamıştı. Sonunda Harun tüm menilerini götümün içine boşaltmış ve içimden çıkmıştı. Ben yerimden kalkamayıp koltuğun dibine yığılmıştım... 

Sonra üçümüz birlikte güzel bir banyo yaptık ve tekrar salona geldik. Götümün üzerine oturamıyordum ama değmişti, iyi sikilmiştim, sadece beni sandeviç yapmadılar, ama onuda yapacağız. Kocam yanıma uzanarak, hoşuma gidip gitmediğini, pişmanlık duyup duymadığımı sordu. Ben de pişman olmadığımı, aksine çok mutlu olduğumu söyledim. Bana “Harunu da aramıza alıp üçlü bir hayat sürelim mi?” diye teklifte bulundu, ben de “Nasıl istersen öyle olsun...” dedim. 

2 yıldır üçlü bir hayat sürüyoruz. Kocam işe gittiği zaman Harun’la sikişiyorum, kocam geldiği zaman da, ilk önce Harun’u sonra da beni sikiyor... 

Şu an 3 aylık hamileyim, ama kocamdan mı, yoksa Harun’dan mı bilmiyorum. Hep birlikte, doğacak çocuğumuz erkek olursa, acaba ilerde Harun gibi pasifliği mi seçecek, merak ediyoruz. 

[Ayşen] 

Hem Am Göt Verdim Hem 6 Kilo!

Adım Mine, 38 yaşındayım, 1.68 boyunda, 76 kiloda, balık etli ve 13 yıldır da evliyim. Kocamla aramız iyidir, bu evlilikten birde oğlumuz var. Ben ev hanımıyım, kocam kamuda memur. Kocamla monoton bir sex hayatımız var, bunda benim de etkim büyük, ama onda da erken boşalma var. 13 yılda zevk aldığım ilişki sayısı 10’u geçmez diyebilirim. Ama durum böyle olmasına rağmen kocamı (geçen yıla kadar) aldatmadım. Kocamla ilişkilerimizde fazla fantazilerimiz olmaz. Kocamla sikişirken tam zevk almaya başladığım zaman, hızlıca gidip gelmeye başlar başlamaz hemen boşalır ve genelde yüzde doksan ilişkilerimiz bu şekilde sonuçlanır. Hemen ardından banyo yaparız, o arkasını döner uyur, bense saatlerce uykuyu beklerim. Birkaç kez onu altadabilirmiyim diye çok düşündüm ama yapamadım. 


Sizinle paylaşacağım olay geçen senenin Eylül ayında yaşandı. Kocam kamuda çalıştığından yılda bir defa izin kullanır. Geçen yıl Eylül ayında sezon sonuna doğru, ‘All-inclusive’ yani fiyata ‘Herşey dahil’ tatil yapacağımız bir otele rezervasyon yaptırıp gittik. Çocuğu annemlere bıraktık, bu tatili bir nevi ikinci balayı olarak düşünmüştük. Otel Marmaris’te güzel bir yerde idi. İlk günümüz oteli tanımakla ve katılışla geçti, zaten o gece her ikimiz de yorgun olduğumuzdan sevişmedik bile. Ertesi gün sabah spor ve fitnes olduğunu öğrendim ve kilolu olduğumdan bu fırsatları değerlendireceğimi ve katılacağımı söyledim. Kocam, “Tamam, sabahları beni kaldırma da ne istersen yap!” dedi. O gün deniz, güneş, havuz derken akşam oldu, yemek yedik. Tabi paralı olmayınca bolca doldurduk mideleri, tüm Türkler gibi fazla kaçırdık biraz. Gece 23:00 gibi bara takıldık. Kocam bedava olunca içkiyi kaçırıyor tabi. Ben de biraz kırmızı şarap içtim. Eğlendik, canlı müzik derken, saat 03:00 gibi odamıza çekildik. Kafalarımız oldukça iyi idi, kapıyı bile zor açtık diyebilirim. 

Kapıdan girdikten sonra kocam hemen icraata koyuldu. Yatağa beraber atladık. Ben sevindim tabi, bu akşam sikişeceğiz diye. Neyse, bir yandan deli gibi öpüşüp, biryandan da elleşiyoruz. Bu arada kocaman göğüslerim vardır, 105 numara sutyen giyerim, popom da oldukça iridir. Fazla değil 10 dakikada çırılçıplak kaldık. Kocam amımı yalamaya başladığında çok şaşırdım, çünkü kocamla ilk defa sarhoşken sevişiyorduk ve uzun zamandır amımı yalamıyordu. Balık etli olduğumdan, amım oldukça kalın dudaklı ve kabarıktır. Kocam yaladıkça amım sulandı ve ben dayanamadım. Aslında ben de onun yarağını emmek istiyordum, ama patlar diye de çok korkuyorum, bu yüzden onu içimde istedim. Kocamı altıma yatırıp üzerine çıktım. Yavaş yavaş gidip gelmeye başladım. Hızlanmıyordum, çünkü bu durumun saatlerce sürmesini istiyordum. Biraz gidip geldim öylece, sonra en sevdiğim pozisyonu istedim. Yatakta bulunan tüm yastıkları altıma alıp, üzerine yattım ve ayaklarımı açıp, “Gir!” dedim. Girdi, gidip geliyordu. “Hızlı sok canım!” dedim ve olan oldu, 2 kere soktu hızlıca, sonra çıkarıp üzerime boşaldı. Ben 1 defa bile orgazm olamadan o bitti, hem de bitmesini hiç istemediğim bir zamanda. Bitmesini bırakın, birde yığıldığı gibi sızdı kaldı, horlamaya bile başladı. Ben de duşa gidip küveti doldurdum ve sabunu resmen amıma sokarak mastürbasyon yaptım, orgazm oldum. Yatağa döndüm, saati kurup uyudum. 

Sabah erken kalkıp hemen fitnes için hazırlandım, altıma külot, tanga vs. giymeden, pembe bir tayt giydim ince, üstüme ise dar bir bluz giydim ve spor ayakkabılarımı giyerek doğruca çıktım. Hatta bir ara asansörde kendime aynadan baktım, taytın üzerinden amımın etli dudakları belli oluyordu, biraz da içine girmişti. Popom zaten tüm hatlarıyla meydandaydı. Göğüslerimi giydiğim sutyen iyice dikleştirmişti. Lobiden spor alanına giderken tüm erkeklerin bana arkadan baktığını hissettim. Spor alanına biraz geç kalmış olmalıydım ki, hoca, “Hanfendi buraya gelin lütfen!” deyip, beni en öne aldı ve başladık spora. Etrafıma bakındım, genelde 50 ve üzeri bayan ve baydan oluşan gurup ve 2 de zayıf bayan turist vardı. Hocamız iri kaslı, 30-35 yaşlarında, çok fazla yakışıklı olmayan, ama vücudu güçlü bir beydi. En öne beni ve genç turistleri almıştı. Spor esnasında bana değil, amıma baktığını hissettim, arada gözü kayıyor ama tekrar gözlerini kaçırıyordu. Sık sık arkaya döndürüp, ellerimizle ayak parmaklarımızı tutturuyordu. Bu pozisyonda amımın çanak gibi çıktığını ben bile hissediyordum. 

Spor bitti ve hocamız isimlerimizi yazdırıp, ertesi gün için uyandırma servisinin spor için uyandırabileceğini söyledi, “Böylece kimse geç de kalmaz!” dedi bana bakarak. Bunun bir davet olacağını düşünerek özür diledim ve ilk günümüz olduğunu, bir daha olmayacağını söyledim. Önemli olmadığını söyledi, “Yarın sizi bekliyorum, mutlaka gelin, burada size gidene kadar 5 kilo verdireceğim!” dedi. “Çok isterim hocam!” dedim. Oldukça terlemiştim, hemen odaya gittim. Kocam halen uyuyordu. Saat 10:00 olmuştu, duşumu aldım, Brunch’a katıldım. Kocam o gün saat 13:00 gibi kalktı, o da benim zorumla uyandı. Duş alıp, yemeğe, denize falan girdik. Akşam yine aynı içki falan derken, yatağa girdik tekrar, sevişmeye başladık. Ama beni hızla sikmesini istemeye fırsat bile kalmadan, 2-3 gidip gelmede boşaldı yine. Ben, “Tekrar yapalım!” dedim, ama kocam olmaz dedi. “Ben istiyorum!” dedim. Kocam, “Ben yorgunum, olmaz!” dedi. “Ne yaptın da yoruldun?” dedim. “Yüzdüm!” dedi. Kızdım, “Ben de yüzdüm, ama yorgun değilim!” dedim ve böylelikle tartışmaya başladık. Kocam baktı olmayacak, “Kaldırırsan belki yaparız!” dedi. Yarağını elledim okşadım, kaldıramadım. Kocam yine sızdı uyudu, ben uyuz oldum yine tabi. 

Sabah telefon ile uyandırdılar. Dünkü gibi giyinip koştum spora, ama içimdeki istek bitmemişti. Altıma yine tayt giymiştim, ama beyazdı bu sefer. Beyaz olduğundan amımın dudakları daha da belli oluyordu. Hatta amımın üzerinde kılları üçgen şekilde bırakırım, onlar bile belli oluyordu. Hoca tekrar öne aldı beni. Ekip aynıydı. Yine çok defa arkamıza çevirip domalttı bizi. Ama ben de döndüğümüzde hocanın şortuna baktım, önü kabarık duruyordu. Spor bitti, hemen odaya gidip duş aldım. 

Duştan sonra aldığım bikiniyi giydim. Hayatımda ilk defa bikini giydim. Kocam bile görmedi bu durumu. Kocam yine leş gibi uyuyordu. Havuza gitmek için odadan çıktım. Havuza vardığımda, kadın olarak sadece ben vardım. Havuz kenarında 4-5 erkek vardı ve havuzun içinde de 2-3 erkek. Ben gelince, hepsinin aç kurtlar gibi bana baktıklarını ve gözleriyle soyduklarını hissettim. Havuza yaklaşınca, fitnes hocamın da havuzda olduğunu fark ettim. Hemen üzerimdeki tülü çıkarıp, bikini ile havuza daldım. Tabi erkekler de arkamdan suya girdiler. Hocam yüzerek yanıma geldi ve “Mine hanım, size uyguladığım Kür’ün içinde yüzme de var, size 5 kilo verdireceğim ben!” dedi. Ben de, “Hocam çok iyi olacak, bunu çok istiyorum!” dedim. Hocayla konuştuğumuzu gören erkekler yavaş yavaş kayboldu tabi. 

“Bu Kür’de başka neler var hocam?” dedim. “Neler yok ki!” dedi. İyice meraklandım, “Neler var?” dedim. Gülümsedi ve “Sırası gelince görürsün, acele etme!” dedi. Ben hocanın evli olup olmadığını öğrenmek için, “Sizin eşiniz bekler...” dedim. “Eşim hamile ve memlekette, ben mesleğim icabı buradayım!” dedi. İçimden, (Eyvah, bu da benim gibi kuduruyor!) diye geçirdim. O anda, bir şekilde bununla sikişir tatmin olurum, burada bizi kimsede tanımıyor nasıl olsa diye düşünceler geldi, onun da beni sikmek isteyeceğinden emindim. “Hocam ben çok mu kiloluyum?” dedim. “Hayır, tam bir Türk kadınısın, ama çok sexi giyinmeyi bilen bir Türk kadını!” dedi. Ben mahçup olmuş gibi, “Niye böyle söylüyorsunuz hocam?” dedim. “Baksanıza hiçbir eksiğiniz olmadığı gibi, beni 2 gündür delirtmeyi başardınız Mine hanım!” dedi. Ben bu sinyalden bana ilgi duyduğunu anladım ve “Hocam nerede kalıyorsunuz?” dedim. “Burda, otelde, 309 nolu odada!” dedi. “Ben gelip sizden Kür’ü öğrenmek isterim!” dediğimde, hocanın gözleri parladı. “Mine hanım, her zaman beklerim! Hatta ben şimdi odama gidiyorum, dilerseniz siz de gelin, Kür’ümüze devam edelim!” dediğinde, heyecandan ölüyorum sandım. “Tabi hocam!” dediğimde sesim bile titremişti. Hoca, “Unutma 309!” diye fısıldayıp gitti. 

Ben biraz daha takıldım havuzda, etraftan anlamasınlar diye. Sonra çıkıp havluya sarıldım ve odama gittim. Bizim herifi kontrol ettim, halen horlaya horlaya uyuyordu. Hemen duşa girip, güzelce yıkandım, parfümümü sürdüm ve çıktım. Kocam halen uyuyor mu diye kontrol ettikten sonra, sessizce odadan çıktım ve asansöre binip 3. kata çıktım. Hocanın odası koridorun en sonundaymış. 

Kapıyı tıklatır tıklatmaz açıldı, “Buyrun Mine hanım!” dedi. İçeri girer girmez dudaklarıma yapıştı, duvara sıkıştırdı beni. Çok iştahlıydı. “Hocam...” dememe kalmadı, “Bırak şimdi hocayı, Murat de bana, sevgilim de bana!” dedi ve boynumu yalamaya başladı. Bir eliyle kocaman göğüslerimi sıkıyor, diğeri ile ise kalçalarımı sıkıştırıyordu. Kapının arkasında 5 dakika kadar yiyiştikten sonra, resmen muz soyar gibi soydu beni. Ben de onu tabi! Altımda sadece dantelli tanga külodum kaldı, onda da önü kabarık mayosu. Korkudan ve heyecandan elim yarağına bile gitmiyordu. Elimi tutup yarağının üzerine götürdü. Kocamınkinden sonra ilk defa bir başka erkeğin yarağına dokunuyordum, ama çok hoş bir duyguydu. Onun yardımıyla elimi mayosunun için soktum ve yarağını dışarı çıkarttım. Yarağı çok fazla kalın değildi, ama uzundu. Yarağı kalkmış, ama tam sertleşmemişti. Ben de onun elini alıp kabaran ve ıslanan amımın üzerine koydum. “Offf, 2 gündür bu amı hayal ediyorum ve dün gece arka arkaya 2 defa 31 çektim bu amı düşünerek!” dedi. “İnanmam!” dedim. “İnandırırız!” dedi ve beni kucaklayıp yatağa görürdü... 

Beni sırtüstü yatırıp, ayak parmak uçlarımdan yalamaya başladı, baldırlarıma geldi. Halen külodumu çıkarmamıştı, külodun üzerinden amımı kokluyor, öpüyor ve yalıyordu. O şekilde bile zevk alıyordum. Sonra çıkardı külodumu ve diliyle daldı, amımı yalamaya başladı. Zevkten kuduracak gibi oldum. Beni yalayarak bir kez boşalttıktan sonra doğruldu ve yarağını yalamam için ağzıma dayadı. O anda yarağı kocaman olmuştu. Ben pek beceremem, ama yine de yalamaya ve sıvazlamaya başladım. O da döndü üzerime ve 69 olduk, o beni ben, onu yalamaya devam ettik. Ama ben öyle bir oldum ki, artık yalvarıyordum adama, “Hadi sik beni aşkım!” diye. Birden doğruldu ve bacak arama girerek, yarağını yavaş yavaş amıma sokmaya başladı. Taşaklarını kasıklarımda hissettiğimde, ucunun amımın karşı duvarına değdiğini hissettim. Ve sakince gidip gelmeye başladı. Sertçe sikmesi için kendime çekiyordum. Bu arada amım iyice şişmiş ve sulanmıştı. “Hızla gir sevgilim, sert sik beni!” deyince hızlandı. Amıma ardı ardına soktukça ‘Şlak, şlak, şlak’ sesler çıkıyordu. Bu hızla 10 dakika kadar sikti. Ben bu sürede kaç defa orgazm oldum bilemiyorum. Sonunda o da gelmek üzereydi. Yarağını hızla çıkarıp göbegime fışkırdı, çağlayan gibi aktı spermleri... 

Ben, Murat da kocam gibi bitti diye düşünürken, ucundan halen 1-2 damla döl çıkmakta olan yarağını ağzıma dayadı ve “Em!” dedi. Hiç bu şekilde yarak emmemiştim, ağzıma aldım yalamaya başladım. Ama inanamadım, yumuşamaya yüz tutan yarak anında tekrar kocaman oldu. “Şimdi Kür’ümüze geçelim canım! Ayağa kalk!” dedi, göbeğimdeki spermleri çarşafa topladı sildi ve bana göstererek, “İstermisin?” dedi. “Hayır, kusarım!” dedim. “O zaman şimdi bana arkanı dön ve eğilerek ayaklarını tut, seni bu şekilde çıplak hayal edip 31 çektim hep!” dedi. Ben kocaman kalçalarımı ona dönerek parmaklarıma eğildim. Arkamda yatakta oturmuş, yarağını sıvazlayarak, “Bitiyorum bu senin götüne!” dedi. Yanaşarak, kılsız amımdan başlayarak götümün deliğine kadar yalayıp, dil darbeleri atmaya başladı. Bu şekilde fazla duramadım, çünkü ayaklarım titremeye başladı, orgazm oluyordum. Durumumu anlamış olacak ki, beni yatağa doğru çevirdi, ellerimi yatak başına koydu, belimi aşağı doğru bastırdı ve “Burada 1 kg vereceksin şimdi!” dedi. 

Arkama geçti ve zaten ıslak olan amıma yrağını sertçe soktu ve ben hızlan dememe gerek kalmadan hızlandı. Yine ‘Şlak şlak şlak’ sesler çıkıyordu. Ben zevkten ölüyordum, amımın sularının yere damladığını bile gördüm. Bir elini amıma sürüp ıslattıktan sonra, parmağıyla göt deliğimi sevmeye başladı. Ben kontrolu kaybetmiştim zaten. Sonra parmağını göt deliğime sokup sokup çıkarmaya başladı. Ama müthiş zevk aldım ve ben bile şaşırdım bu duruma. İki deliğim ilk defa doluydu. Kocam bana bunu yapmıyordu, zaten yapsada ben istemezdim. 

Bu şekilde amımı bir süre siktikten sonra, yarağını amımdan çıkarıp götüme dayadı. Hiçbir şey diyemedim, ilk olduğundan merak ediyordum aslında. Ve götüme yavaş yavaş girmeye başladı. Parmağıyla alıştırdığı için fazla acımadı. Yavaş ve ustaca köküne kadar girdi. Biraz bekleyip yavaş yavaş ve ustaca hızlandı. Taşakları amıma vuruyor ve müthiş zevk veriyordu. Ben rüyadaydım sanki, ilk defa bu kadar uzun sikildim ve o gün hayatımın ilklerini yaşadım. Götümü 20 dakika kadar siktikten sonra götümün içine boşaldı ve yığıldı üstüme. Ben de öylece biraz durdum. Arkamı dönüp saate baktım, 12:00’yi az geçmişti. Kocam saat 13:00 gibi uyanabilirdi. “Gitmem lazım!” dedim. “Tamam aşkım!” diyerek götümün içinde yumuşamış yarağını öıkardı. Ben hemen banyoya koşup her yerimi temizledim. Murat’ı öpüp çıktım, hızla odama gittim. Odaya girince kocam uyandı ve “Nerden geliyorsun?” dedi. “Fitnes ve sabah sporundan, sonra havuza girdim yüzdüm biraz, duş alıp yatacağım, hoca bugün bizi çok yordu!” dedim. Duşa girdim, ama ayaklarım ve kasıklarım resmen sızlıyordu. Duştan sonra hemen yattım, uyumuşum. Kocam beni saat 17:30’ da zorla uyandırdı. 

Tatil boyunca, her gece kocama 4-5 dakika sikilip, her sabah da spordan sonra hocama 1,5 - 2 saat siktirdim. Tatil bitti, döndük. Ve ben hem yarağa doydum, hem de 6 kilo zayıfladım. Hayatımın en güzel tatili oldu. O zamandan beri (kocamdan başka) kimseyle sikişmedim. Ama aklım götümü siktirmekte kaldı. Kocama halen götten vermedim, çünkü verirsem benden şüpheleneceğini biliyorum. Şimdiki hedefim belli, kocamın çalıştığı işyerine yeni atanan Hakan bey var. Onun da bende gözü olduğunu biliyorum, çünkü evimize geldiklerinde, ogün tayt giymiştim ve Hakan beyin gözlerini kaçırdığını fark ettim. 

Şimdilik hoşçakalın ve kendinize iyi bakın. Bayanlar, tayt çok sihirli bir giysi, hele ki külotsuz giydiğinizde, sizi sikmek istemeyecek erkek yok! Bunu sakın unutmayın :)) 

[Mine] 

Baldızımın İlik Gibi Kızına Dayanamadım Siktim!

Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev için Tekirdağ’a gönderilmiştim. Bunu biraz da ben istemiştim, çünkü orada üniversite okuyan (baldızımın kızı) Çilem vardı. Hem bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim, hemde işimi yapacaktım. Arabamla Pazar akşamı Tekirdağ’a gittim ve anlaşmalı otelimize yerleştim. Daha önceden de orda kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu hissetmiyordum, saat de erkendi, bizim Çilem’in öğrenci evine bir baskın yapayım dedim. Arabaya atladım ve Çilem’in evinin önüne geldim. Seslerden anlaşıldığına göre içeride bir hengamedir kopuyordu. Kızlardan biri avaz avaz bağırıyor, bir erkek sesi de cevap vermeye çalışıyordu. Dışarda beklemeye başladım. Ve birazdan, ince uzun bir genç hışımla evden ayrıldı, peşinden de bir kız koşarak gitti. Ve evde ki hengame de sona erdi. 

Arabadan çıkıp zile bastım. İçeriden ağlama sesi geliyordu. “Kim O?” dedi ağlayan ses. Çilem’in eniştesi olduğumu söylediğimde kapı açıldı. Yeğenimin ev arkadaşı Leyla’nın ağlamaktan şişmiş gözlerini görünce içim parçalandı. Oysaki 20 gün önce bizim yazlığa geldiklerinde nekadar neşeliydi. Az önceki bağrışmayı duyduğumu ve ne olduğunu sordum. Leyla ağlayarak, erkek arkadaşını bir başka kızla kendi yatağında yakaladığını, oysa onu sevdiğini falan söyledi. Leyla’yı teselli ettim, kendisinin daha çok genç olduğundan, yarın birgün o çocuğu unutup başkasını bulabileceğinden bahsettim. Leyla halen erkek arkadaşına küfürler savururken, Çilem ve arkadaşları geldi. Tabi onlar da merakla ne olduğunu sordular. Leyla konuyu bir posta da onlara anlatırken, Çilem boynuma sarıldı ve “Canım eniştem!” diye koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve kazayla tam dudağının yanından öptüm. Bu küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi çocuğum gibiydi. 

Akşam yemek yeyip yemediklerini sordum. Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise birşeyler atıştırmışlar. Onlara, “Hadi hep beraber çıkıyoruz!” dedim. Benim arabya atladık hep birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara birşeyler söyledik. Kızlara, “Ne içersiniz?” dediğimde, Çilem ve Leyla bira istedi. Tuğba ve ben, pek alkol almadığımızdan, önce kola söyledik, ama Leyla ve Çilem’e yarenlik etmek için bizler de bira istedik. Hem manzaranın hemde deniz havasından olacak, bayağı bir içtik. Hesap kaçtı bir tarafımıza diye düşünüyordum. Garson Şeref’i kenara çektim, bir 50 Lira toka edip, hesaba tenzilat yapmasını ve kızların daha çabuk kelle olması için biralarına votka koymasını söyledim. Başka türlü hesabın altından kalkamayacaktım çünkü. Şeref elinden geleni yapacağını söyledi. 

Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba uyukluyor, Leyla ise bana, karşısına ne kadar fırsat çıktığını, ama sevgilisini aldatmayı asla düşünmediği konusundaki resitalinin 35. baskısını yapmaktaydı. Bir ara bana kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben de pek iyi durumda değildim. Daha önceden böyle birşeyi tahmin edemediğim için yine de kendimi tebrik ettim. Şeref’e bir işaret çakıp hesabı istedim. Hesap pusulası (160 Lira olarak) geldi. Şeref’e, “Ok, odamın hesabına ekle, yarın görüşürüz!” dedim. Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı indim. Resepsyonist Metin ağbi, bana, “Senin yan oda akşam 18:00’de boşaldı, o yüzden başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız varsa o odayı ücret vermeden kullanabilirsiniz!” dedi. Ona teşekkür edip anahtarı aldım ve yukarıya çıktım. 

Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. Odayı tutanlar birkaç saat uzanıp çıkmak zorunda kalmışlar galiba, çünkü ne banyo havluları kullanılmış, nede yatak bozulmuştu. İçinde birkaç izmarit bulunan bir kültablasından başka kirli bir şey yoktu odada. 

Önce Tuğba’yı, sonra da Leyla’yı yan odaya götürdüm. Tuğbanın kemerini ve pantolonunun düğmelerini çözdüm, pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı. Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla’nın üzerine kusmuş olduğunu farkettim. Onun da üzerindekileri çıkartmaya başladım. Önce kotunu, sonra da bluzunu çıkardım. Leyla’yı bikini ile defalarca gördüğüm için bu manzarayı yadırgamamıştım, fakat yinede tahrik olmadığımı söyleyemem. Bir koşu odama gidip benim temiz tişörtlerden birini aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna masum bir öpücük kondurdum. Kızların odaları ile benim oda arasında balkondan geçiş olduğu için, odalarının kapısını içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama geçtim. 

Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu çıkarttım. Don sütyen kalmıştı, ama halen saçında, kolunda ve sütyeninde kusmuk vardı. Yatağın üzerindeki battaniye kusmuktan kullanılacak gibi değildi zaten. Battaniyeyi balkona attım. Çilemi kucaklayıp, banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine gelir gibi oldu. Yıkanması gerektiğini, bu şekilde yatamayacağını anlattım. “Ok!” dedi. O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi. Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir boxer ve tişört verdim. Sonra tekrar odaya geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim. 

Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve tişörtü giymiş halde geldi. Aslında halen ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti. Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek gibi bir adetim yoktur, ama Çilem yanımdayken o halde yatamazdım. Çilem geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini ve külodunu çıkarmış, sadece benim verdiklerimi giymişti. Geldi ve yatağa süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su içmek için kalktım. Yatağa tekrar girerken Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı. Amını benim ayağıma sürttükçe, benim ufaklık artık ufaklık mufaklık kavramını geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti. 

Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki, ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı. Birazdan Çilem’de hareketlenme tekrar başladı, ama bu sefer benim yarrak Çilemin amına badana çekiyordu. Dayanacak gücüm kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu için, normal şartlarda biraz sürtündükten sonra uykuya devam etmesi gerekirken, durmuyor ha bire kerkiniyordu. En sonunda durdu. Boşalmıştı. Olaydan çok zevk aldığı amından akan sıvılardan belliydi. Ben de durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu dudaklarından öpmek istiyordum. O ise, sanki (Memelerim ve amımla oynamana izin veriyorum ya, dudaklarımda ne işin var?) der gibi, dudaklarını kaçırıyor, bir türlü öptürmüyordu. Doğrusu biraz sinirlenmiştim. 

Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir sigara yakacakken, yan odadan (kızların odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti, balkondan hemen onların odaya daldım. Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu. Banyoya baktığımda Leyla’yı orada yerde yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım. Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi gelecekti. Leyla balkon demirine yaslanmıştı, ama halen kendine gelemiyordu ve düşecek gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu yoktu. İşemek için banyoya giderken çıkarmış olmalıydı. Çok kötü tahrik olmuştum, ama ileri gitmedim, Leyla’yı tekrar odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım. Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben Tuğba’nın uyanmasından çekindiğim için, üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına yattım, uyudum. 

Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda yine benim yarrak Çilem’in amına değiyordu. Azıcık sürtünsem boşalacaktım. Öyle de yapmaya karar verdim ve sürtünmeye başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne olduğunu anlamadım, benim yarrağı tuttu, beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı öptü ve banyoya gitti. Fırsatı kaçırmıştım, peşinden banyoya gitmek istedim, ama nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime kızıyordum. 

Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda, ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini giymişti. Bana, “Uyandırdım mı?” dedi. “Yok şimdi uyanmadım.” deyince, utancından alt dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş alma sırası bana gelmişti. Ben yataktan kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla benim alete bakıyordu. Ona kasıklarımın çok ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı. Banyodan çıktığımda, “Acıktım!” dedim. Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara sordum, “Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız kahvaltı yapamam!” dedim. “Var!” dediler. Otelden ayrıldık. 

Eve giderken, marketten peynir, zeytin, salam, yumurta, domates, salatalık falan aldım ve kızların evine geldik. Öğrenci evlerini çok iyi bilirim, bir dolap vardır ve içindekiler bozuktur, bir şey yememek gerekir. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım. Kahvaltıda, Leyla, “Deniz kenarındayız, ama daha denize giremedik!” dedi. Ben hemen, “Bugün denize gidelim ozaman!” dedim. Tuğba, “Benim erkek arkadaşım gelecek, olmaz!” dedi. Tuğba’ya, “OK! Sizi evde yalnız bırakalım mı?” dedim. Güldü, evet anlamında kafa salladı. Karar verilmişti, denize gidilecekti. Kızlar iki yıldır o evde bir aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri bilmiyorlardı. 

Hazırlandılar, atladık arabama, Uzunçiflik tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine saptık. Hem hafta içi, hem de Eylül ayında olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer. Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu. Çilem tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya dalmıştı bile. 

Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım, soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya girecekken çıktılar, “Hadi güneşlenelim!” dediler. “Haydaaa!” diye kızdım onlara. Ama su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat 15:30 falan olmuştu, sandviçleri biralarla yuvarladık. Onlara, “Bakın güneşte fazla durmayın, kötü çarpılırsınız!” dedim, ama dinleyen kim? 

Benim arabanın bagajında herzaman, Palet, dalma gözlüğü ve zıpkın bulundururum. Benimkisi özel merak işte, dalmayı seviyorum, kısmetim varsa iyi balık avlarım. Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim. Denize girdiğimiz yerin etrafında kayalık alanlar olduğundan iyi balık vardı. 2 adet Karagöz, 2 adet de Kefal vurdum. Sahile çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu. Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı. Güneş kremi döktüm, yine hareket yok. Çilemin üzerindeki kremi elimle yaydırmaya başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün sırtını kremledim, halen kalkmıyordu. Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu sefer tacizlerime ‘Dur!’ diyeceğini düşünüyordum, ama demedi... 

Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı kaldırdı. Bu, ‘Devam et!’ dercesine bir işaretti. Leyla’yı kontrol etmek amacıyla baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu. Elimi Çilem’in bikinisinin içine sokup, poposunun yanaklarını yoğura yoğura kremledim. Başparmağımla götünün deliğine masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha kaldırıyordu. Bikinisinin amına gelen kısmı ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum, yarağım patlamak üzereydi. Çilemin kulağına eğilip, “Devamı akşama, hadi şimdi denize girelim!” diye fısıldadım. 

Çilem’le kalktık, denize girdik. Serin suya girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada da pek sakin duramadık, Çilem’le elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti. En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı. Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses duyduk, “Napıyorsunuz bakiim siz?” diye. Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir yana attık kendimizi suyun içinde. Çilem, “Gidelim artık, akşam oluyor!” dedi. Oysa benim planımda geceyi burada geçirmek vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu. Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla’yı eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha kolay olacak diye, evden üzerine giymek için birkaç parça giysi aldı ve otele döndük. 

Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin vücudunu okşamaya başladık. Yarağım kazık gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu indirirken, ben de onun şortunun arkasından elimi içeri sokmuş, götünü amını kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine. O zevk sularını kana kana içmek, kafamı amına gömüp, bütün geceyi o şekilde geçirmek istiyordum. Çilem bu arada serbest bıraktığı yarağımı ağzına alarak, büyük bir ustalıkla yalayıp, emmeye başladı. Boş durmak istemiyordum, Çilem’i ayağa kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa geçtik, 69 olduk. Birbirimize uzun süre oral yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne patladık. Duş alıp tekrar yatağa geöiyorduk. En son sefer dudaklarımız birleştiğinde, ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem öpüşürken uyuyakaldı. Ben bir süre daha uyanık kaldım, Çilemi uyurken izledim. Sonra ben de uyumuşum. 

Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık, herşey yeniden başlıyordu. Ama busefer uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de dinlenmiştik. Artık Çilem’i sikmek istiyordum. Yarrağım amına badana yaparken, Çilem, “Ben daha kızım!” dediğinde, Zonkkk oldum, “Nasıl yani, bakiremisin halen?” diye sordum. Şaşırmıştım, bu kadar porfesyonelce yarak yalayan bir kız nasıl bakire olabilir diye. Çilem, anlattığına göre, okuldan bir çocukla (geçen aya kadar) çıkmış ve sonunda ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral seksten öteye gitmemişler. Kızlığına elletmediğini, hatta arkadan bile yaptırmadığını söyledi. İnanmak istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime de gelmiyordu açıkçası. 

Moralimin bozulduğunu gören Çilem, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, “Fakat şimdi istiyorum, neremden istiyorsan yapabilirsin aşkım!” diyerek bacaklarını ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok istiyordum, ama o an için kızlığını bozup bozmamakta kararsızdım. Onun için, “Dön arkanı ve domal!” dedim. Çilem götten sikeceğimi anladı ve çantasına uzandı, krem çıkarıp uzattı, sonra domaldı. Götünün deliğini önce biraz dilledim, sonra krem sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir süre. Gerçekten de götten sikilmediği belli oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım. Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini okşuyordum. 

Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise amının suları gelmeye başladığında, Çilem inleyerek, “Sik beni enişte, yarağını sok, hadi!” diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı götünden çıkarıp, yarağımın başını da kremledim ve arkasına yanaştım. Çilem kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt deline yasladım ve bastırmaya başladım. Yarağımın başı ‘Plöp!’ diye girdiğinde, Çilem çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu. Yarrağımın başı girmişti, kalanını da sokmak için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya atıp, göbeğimden ittirerek, “Dur enişte! Çıkart, çok acıyor!” dedi. Canını yakmak istemediğim için çıkardım. 

Çilem döndü ve “Bu böyle olmayacak enişte, ben yapayım, uzan sen!” dedi. “Tamam!” deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün deliğine ve yarağımın başına biraz daha krem sürüp, Alaturka tuvalete çişini yaparmış gibi yarağımın üstüne çöktü. Eliyle yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu şekilde daha kolay alıyordu götüne. Yarrağımın milim milim götüne girişini seyrediyordum. Sonunda ıhılaya ıhılaya yarrağımı köküne kadar götünün içine almış ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan oynatacak gibi olduğumda, “Ahhh! Kımıldama neolursun enişte!” diyordu. 

Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan sonra kendiliğinden götünü hafif hafif oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu. Her seferinde biraz daha, biraz daha derken, belli bir süre sonra artık yarağımın başı görünecek kadar götünü yükseltiyor ve yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından, hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı belli oluyordu. Elimi amına atıp, klitorisini okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak, hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli gibi sikiyordu. Okadar hızlı oturup kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma vurduğunda, taşaklarım inanılmaz ağrıyordu. 

Fakat bu fazla sürmedi, Çilem, “Geliyorum enişteeeee!” diye bağırıp, kasılmaya, titremeye başladı. Benim durumum da ondan farklı değildi, ben de uzun bir ‘Ohhhhhh!’ çekerek götüne fışkırmaya başladım. Çilem kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarrağım götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre kalıp soluklandık. Çilem yarrağımın üstünden kalktığında, götünden çıkan osurukla birlikte döller taşaklarıma püskürdü. Çilem osurduğu için utanmıştı, mahçup bir şekilde elini götüne tutarak banyoya gitti. Ben de arkasından gittim, birlikte duş aldık. 

Banyodan çıktığımızda Çilem’e, “Biraz daha uyuyalım!” dedim. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında kahvaltı ettikten sonra Çilem’i okuluna bırakıp, ben de işime gittim. Daha 2 hafta orada olacağım için çok sevinçliydim doğrusu. 

[Kerem] 

2 Ocak 2014 Perşembe

Yaşlı Kocadan Sonra Genç Sevgili Yarrağı!

Selam. Adım Funda. 27 yaşındayım, evliyim, çocuğum yok. Benden 15 yaş büyük kocamla, ben üniversite sınavlarına hazırlanmak için dersaneye giderken tanıştım. Despot baba evinin baskısından sonra, onun beni el üstünde tutan, sevecen davranışlarına kandım. Bana ve ev halkına aldığı güzel hediyeler, iltifatlar, zenginliği, hem beni hem ailemi ikna etti. Üniversite planlarım çöpe atıldı, kısa sürede evleniverdik. 

Ve gerdek gecesinden itibaren, benim anlayışlı olgun erkeğim kayboldu, daha doğrusu maskesini çıkardı, yerine cahil, kaba, hödük, aşırı kıskanç bir koca tipi geldi oturdu. Nişanlılık döneminde (Prensesim! Yavrum!) diye etrafımda dolanan adam, daha ilk gece, benim korkularıma, kendimi kasmama, çırpınmalarıma hiç aldırmadan, üstümdeki gelinliği parçalayarak soydu beni. Çıplak, körpe, el değmemiş bedenime sapık bir tecavüzcü gibi parlayan gözlerle bakarken kendisi de soyundu. Ortaya çıkan, tıknaz, aşırı kıllı vücuduyla, romantik bir gerdek gecesi bekleyen saf kızın üstüne adeta saldırıp debelenmeye başladı... 

Muradına erip, ter su içersinde, öküz gibi soluya soluya yan tarafa devrildiğinde, ben bacak aramdan yatağa süzülen bekaret kanımla, yanaklarımdan yastığa süzülen göz yaşımla, kasıklarımdaki acı ve korkunç pişmanlığımla tavanı seyrediyordum. Başımı yan tarafa çevirdiğimde yerde paramparça edilmiş gelinliğime ilişti gözüm. İçimdeki pişmanlık kasıklarımdaki sancıyı bastırdı, (Tanrım, ben ne yaptım?) dedim kendi kendime. Ve bugüne kadar, nerdeyse 10 senedir bu cümleyle yaşadım, (Ben ne yaptım?). 

Geriye dönmek yok, babam kapıyı bile açmaz. İleriye gitmek yok, lise diplomasıyla hiçbir becerim olmadan ne yapabilirim, kendime nasıl bir yaşam kurabilirim? Bunca sene bir bitki gibi bu adamla evlilik yaşadım. Akşamları içki sigara kokularıyla, genelde alkollü eve gelişi. Üç beş, kendi ilgi alanından, benim umursamadığım konuşmaları. Yatağa girişi. Kıllı göbekli, iğrenç gövdesiyle üstüme çıkışı. Ve öpüşmesiz okşamasız, kısa süren bir seks. Kendisi boşalır, yana devrilip horlamaya başlar. Ya aşırı derecede kıskançlığına ne demeli? Suçum genç ve güzel olmak. Dışarı çıkmak yok, arkadaş aile görüşmesi yok, perdeler kapalı, alt kattaki kiracılarla sınırlı ilişki, tam bir esir hayatı. Çocuğumun olmamasını da başıma kaktı her fırsatta. Bense hiç üzülmedim buna. Dünyaya kocam gibi bir yaratık daha getirmektense, çocuksuz yaşamak daha iyidir diye düşündüm. 

Bunları neden anlattım? Tolga ile, alt kattaki kiracıların 20 yaşındaki genç oğluyla yaşadığım ilişkiye mazeret aramak için mi? Evet! Fakat gerçek bunlar, mazeret değil. Kocamla aramızda bu kadar yaş farkı olmasaydı, beni anlasaydı, gerçek anlamda sevseydi, beni yatakta doyursaydı, bunları, bu ilişkiyi yaşar mıydım? Sanmıyorum! 

Peki pişman mıyım? Kesinlikle hayır! Pişman değilim! Tolga, bu genç, yakışıklı, güçlü adam, bana hayatı, yaşamayı, seksi, doyumu, tatmin olmayı, orgazmı, sevgiyi, sevilmeyi, gülmeyi öğretti çünkü. Hiç de pişman değilim. Aksine çok mutluyum! 

Her şey bundan 2 yıl önce başladı. Kocam iş için üç günlüğüne başka bir şehire giderken, binbir tembihle beni koca evde yalnız başıma bırakmıştı. Can sıkıntısından ölmek üzereydim. Her zaman gidip sohbet ettiğim alt kattaki kiracılarımız da köye gitmişlerdi... Akşamın geç saatinde kapı çalındı. Çekinerek gözetleme deliğinden baktım, alt katta oturan ailenin genç oğlu Tolga kapının önünde duruyordu. Yakışıklı güleç yüzünü gördüğümde içim cız etti. Çok seviyordum onu. Hoş sohbeti, güler yüzü, candan tavırları etkiliyordu beni. Merakla kapıyı açtım. 

Tolga çekingen bir tavırla, “İyi akşamlar Funda abla, rahatsız ettim, ama bizimkiler yoklar, bu saate kadar gelmediler. Nerede olduklarından haberin var mı acaba?” dedi. Ailesi sabahtan apar topar köye gitmişti, bir akrabaları vefat etmişti. Anlattım, “Sana not bırakmışlardı, görmedin herhalde?” dedim. “Görmedim Funda abla. Rahatsız ettim, iyi akşamlar...” dedi. Gitmesini istemiyordum, canım korkunç sıkılıyordu. Atıldım, “Gel Tolga, ben de çay demlemiştim. Bir bardak çay iç, öyle git!” dedim. “Yok Funda abla, rahatsız etmeyeyim, ben gideyim. Bilgisayarda işim vardı. Teşekkür ederim!” dedi, gitti. 

Kös kös ardından baka kaldım. Sonra kapıyı kapatıp içeriye salona, yalnızlığıma döndüm. Amaçsızca odalarda gezindim. Ruhum sıkılıyor, duvarlar üstüme üstüme geliyorlardı sanki. Soyundum, kendimi yatağa attım. Her zaman yaptığım şeyi yapmaya, fantaziler kurarak kendimi okşamaya başladım. Gözlerim kapalı, bir elim külodumun içinde, diğer elim göğsümde, meme ucumu ovalarken hayaller kurdum... 

Bu akşam hayal kurmak da kolaydı. Fantazilerimin her zamanki kahramanı Tolga az önce kapımdaydı. Onun gitmediğini, içeriye girdiğini, öpüştüğümüzü, seviştiğimizi hayal ettim. Tolga bana sarılırken, ben de kollarımı sımsıkı kendime sardım. O hayalimde meme uçlarımı emerken, ben iki meme ucumu da dilimle ıslattığım parmaklarımın arasında sıkıştırıp ovaladım. O hayalimde genç irisi gövdesiyle bacaklarımın arasına girip beni becerirken, benim iki elim de külodumun içine daldı, am dudaklarımı sıkıştırıp orta parmağımı içeriye saldım. Kendimi okşaya okşaya, amımı parmaklayarak kıvrandım soğuk yatağımın içinde. İnleye inleye boşaldım. 

Üzerimde bir tek ıslak külotla, çıplak vaziyette, soluk soluğa sırt üstü yatıp tavana bakarken (Hayat mı bu?) diye düşündüm. Ömrüm böyle mi geçecek benim? Kendimi okşaya okşaya. Yalnız. Kimsesiz. Yaşlı, anlayışsız, kıskanç, despot kocayla. Yine dört duvar üstüme kapanmaya başladı. Kendimi mezarın dibinde hissedip bunalıyordum. Nefes alamıyordum. 

Aklıma Tolga geldi sonra. O da alt katta benim gibi yalnızdı. Çay. Öyle ya. Çay demlediğimi söylemiştim ona. İçeri gelmemişti. Ben gidip kapısını çalsam? Çayı ona götürsem? Seks falan aklımda değil, zaten az önce hayalimde onunla sevişip boşalmışım. İnsan gibi iki sohbet etsem? Yalnızlığımı gidersem? 

Sonunda dayanamadım. Kalktım, üzerime temiz bir külot, sütyen, dolaptan bir elbise geçiriverdim. Makyaj aynasında kendime biraz çeki düzen verdim aceleyle. Gardrobun boy aynasında kendime bir baktım. Güzel olmuştu. Kocamın dışarıda giymeme izin vermediği, ev içinde kullandığım, eteği diz üstünde, yakası biraz dekolte elbiseyi seçmişim nedense. Mutfağa gittim telaşlı adımlarla, demliği ve bardakları bir tepsiye koyup, doğru aşağıya indim. Zile bastım. Tolga açtı. 

Çekine çekine, “Çay demledim, ama evde hiç şeker kalmamış Tolga. Sizde vardır, beraber içelim diye geldim, tabii rahatsız etmezsem?” dedim. Üzerinde eşofmanlar vardı, beni içeriye davet etti, “Gel abla, rahatsızlık ne demek? Ben üzerimi değişeyim sen çayı koyana kadar...” dedi. “Gerek yok canım, akşam saati giyimin önemli değil, rahatsız olma!” dedim. İçeriye girdim. Salonda sehpanın üzerine tepsiyi koyarak çayları hazırladım. Tolga da şekeri getirdi. Televizyonu açıp çayımızı içmeye, sohbet etmeye başladık. 

Söz dolandı, yalnızlığımıza geldi, “Ahmet abi yok galiba evde?” dedi. Adını duymak bile keyfimi kaçırmaya yetmişti. “Yok, o da iş için gitti, birkaç gün gelmeyecek...” dedim. Sonra dayanamayıp ekledim, “Zaten olsaydı da fark etmezdi, sürekli içkili oluyor, sızıp kalıyor. Ben de yalnız kalıyorum hep böyle...” dedim. 

Sözcükler ağzımdan çıkar çıkmaz kendime geldim, neler söylüyordum ben? Yanaklarım kızararak Tolga’ya baktım, anlayışlı sevecen bakışlarla bakıyordu bana. Başını iki yana sallayıp duruyordu, gözlerinde bana acıyan bir ifade vardı. Köşede duran bilgisayar dikkatimi çekmişti. Konuyu değiştirmek, tehlikeli sulardan uzaklaşmak için bilgisayarı bahane ettim. Bir iki soru sordum, bilmediğim birkaç şeyi açıp gösterdi bana. Öyle hoşuma gidiyordu ki bilgiç bilgiç bana anlatmaları, saatlerce dinleyebilirdim onu... 

İnterneti açıp bir iki site gösterirken, yanlışlıkla daha önce açtığı porno sitesi beliriverdi ekranda. Çıplak kadınlar, erkekler, her şeyleri meydanda sikiş resimleri kaplayıvermişti ekranı. Telaşla yüzü kızararak kapatmaya çalıştı açılan resimleri. “Şey, virüs girdi galiba abla...” diye kekeliyordu bir yandan. Ben de utanıp başımı çevirdim. Evliydim ama en az Tolga kadar bilgisizdim bu konularda ve genç kız gibi utanmıştım en az onun kadar. Kalkıp gitsem mi diye düşündüm bir an, sonra vazgeçtim, Kukumav kuşu gibi tek başıma oturamazdım evde. Bilgisayarı kapatıp geniş kanepede sessizce, yanyana oturduk. 

Neden sonra sessizliği Tolga bozdu, “Funda abla, özür dilerim. İnan bilerek yapmadım...” dedi. Tüzüne baktım. Yakışıklı, güzel yüzüne. Mavi gözleri yalan söylemiyorum diyordu bana. Elimi uzatıp elinin üzerine koydum, teselli etmek isteyerek, “Üzme kendini Tolga’cım. Gençsin, bekarsın. Normal böyle şeyler!” dedim. Sanki ben çok tecrübeliymişim, çok şey biliyormuşum gibi. Bunu söylerken elinin sıcaklığı elimi yaktı adeta, hızla çektim elimi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. O elektrikli hava bir türlü dağılmıyordu. Bir şeyler yapmalıydım. 

Kalktım, çayları tazeledim. Titreyen ellerimle Tolga’ya çay bardağını uzatırken, o da elini uzatınca elime çarptı, sıcak çay bardağı olduğu gibi kucağına devrildi. Canı yanarak ayağa fırladı. Eşofmanın önü çay olmuş, duman tütüyordu. Aceleyle banyoya koşturdu. Ben de üzülmüştüm çocuğun canı yandı diye. İlk şaşkınlığımın ardından hemen arkasından seğirttim yardım amacıyla. Banyonun kapısını açıp içeriye daldım. “Tolga, canın yandı mı, nasıl oldun?” diye sorarken, eşofmanın altını çıkardığını ve küvetin içinde duş hortumuyla kasıklarına su tuttuğunu gördüm... 

Ağzım açık, donup kalmış onu izliyordum. Kaslı bacaklarının arasında kalın ve uzun bir yarağı vardı. Tabi insan ister istemez, evde kocamın yıllardır içime sokup durduğu şeyle bu güzel yarak arasında karşılaştırma yapıyor. Ben de yaptım. Kocamın minik, kara kuru sikini bunca senedir yarak niyetine içime almıştım. Ama şu anda karşımda pespembe, kocaman başıyla, damarlı gövdesiyle bakılası, öpülesi, içime sokulası bir yarak, beni kışkırtırcasına bana bakıyordu. Tolga da donup kalmıştı. Yarağını gizlemeyi, örtmeyi akıl bile edememişti. Malı meydanda, elindeki ucundan su fışkıran duş hortumunu unutmuştu zavallım, sular yerlere akıyordu. 

Ne yapacağımı bilemedim ilk anda. Donup kaldım ben de. Ama sonra içimdeki kadınlık hormonları dürttü. Hipnotize olmuş gibi birkaç adım attım gözümü yarağından ayırmadan. İkimiz de konuşmuyor, birbirimize bakıyorduk. Yanına yaklaştım. O da küvetten çıkıp bana geldi aynı şekilde. Aramızda bir karış mesafe vardı sadece. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Dudaklarım titriyordu. Gözlerimi, onun uzun kirpikli mavi gözlerinden, etli dudaklarından ayıramıyordum. Nefes alamıyordum. Dudaklarımı araladım soluk almak için. Tolga titrek bir sesle, “Funda abla...” dedi... 

Gözleri dudaklarımdaydı. İstekle aralanan, arzuyla titreyen ıslak dudaklarımda. Eğildi, öptü dudaklarımdan. Bir anda birbirimize sarılıverdik, vahşice öpüşmeye başladık. Sımsıkı kucaklamıştı beni, altı çıplak vaziyette, sertleşmiş yarağı ince etekliğimin arasından kasıklarıma batıyordu. Dakikalarca öpüştük. Dili dudaklarımı okşuyor, nefes almak için açılan ağzımdan içeriye sokup dilimle buluşuyor, beni delirtiyordu. 

Bana sarılmayı bıraktı. Dudaklarını ayırmadan eşofmanın üzerini çıkardı. Tekrar sarıldı. Ayakta, kollarında eriyordum adeta. Çırılçıplaktı. Kaslı vücuduna sımsıkı bastırıyor, ince kumaşlı elbisemin üzerinden yarağının sertliğini kasıklarımda duyumsuyordum. 

Dizlerim titremeye başladı. Ayakta duramıyordum. Anladı ne halde olduğumu, kollarıyla tüy gibi tutup kaldırdı beni, kucaklayıp içeriye, salona götürdü. Öpüşmeye devam ediyorduk. Üçlü koltuğun üzerine yavaşça bıraktı beni. Bırakırken de çıplak vücuduyla üzerime çıktı. Elbisemin incecik kumaşından onun çıplak gövdesinin ağırlığını, yarağının sertliğini, yakan sıcaklığını hissediyordum. Bir kolunu boynumun altından geçirmiş, yastık yapıp, vahşice dudaklarımı emerken, diğer elini elbisemin eteğine götürdü... 

Bacaklarımı yavaş yavaş, okşaya okşaya eteğimin altında ilerlemeye başladı eli. Baldırlarımı, bacaklarımın içlerini, külodumun üzerinden amımı okşadı uzun uzun. İçimde volkan kaynıyordu sanki. Lavlar boşalıyordu, külodumun ıslandığını hissediyordum. Ateş gibi parmaklarını aradan sokup amımı avuçladığında, dudaklarının içinde zevkle inledim. Nefes alamıyordum, “Ohhh! Tolga! Tolga...” diyebildim. 

“Funda abla çok güzelsin. Harikasın. Seninle sevişiyorum, hep hayallerimde olduğu gibi. İnanamıyorum buna!” deyip, aç dudakları her yerimde, dudaklarımda, yanaklarımda, kulak memelerimde, gerdanımda dolaşıyordu. Bir yandan dudakları, bir yandan klitorisimi ve amımı okşayan parmakları bitiriyordu beni. Yağ gibi eriyordum kollarında... 

Öpmeyi bıraktı. Doğruldu. Ne yapacak diye beklerken, elbisemin önündeki düğmeleri çözmeye başladı. Sabırsız parmakları titreyerek düğmeleri tek tek açtı. Elbisemin önü tamamen açılmış, dantel sütyenim ve külodum meydana çıkmıştı. Sütyenimi zorlayan memelerimi aç bakışlarla süzdü bir an. Dayanamadım, kalkıp koltuğun üstünde diz çökerek elbisemin kollarını sıyırdım, çıkarıp kenara attım. Sütyen külot kalmıştım. Hızla atıldı, dudaklarıma yumulurken, ellerini arkama, sütyenin kopçasına götürdü. Sabırsızca, koparırcasına açtı sütyenimi, memelerimi meydana çıkardı. 

Sütyenin baskısından kurtulan memelerim, sertleşmiş uçlarıyla onu davet ediyordu sanki. Hayran bakışlarının altında mutlulukla kıvrandım. Kocamın pek ellemediği memelerim halen genç kız sertliğinde ve dikliğindeydiler. Eğilip önce birini, sonra diğerini ucundan öptü. Ürperdim. Dudakları birinin ucunu kavrayıp emmeye başladığında kendimden geçtim adeta, başını tutup arkaya devrildim. Genç erkeğimi kendime çektim. Şimdi süt emen bir bebek gibi mememi emiyordu. 

Beynimde şimşekler çakıyordu sanki. Meme ucumdan tüm vücuduma bir zevk ürpertisi yayılıyor, kendimden geçiyordum. Bir bacağı benim üstümdeydi. Yarağı kalçalarıma değiyor, ben buradayım dercesine bedenime batıyordu. Bir mememi bırakıp diğerine saldırıyor, emiyor, avuçluyor, parmaklarının arasında sıkarken vantuz gibi ağzının içine tamamını almaya çalışıyordu. Bense altında kıvranıp duruyordum deli gibi... 

Göğsümü emen dudaklar aşağıya indi. Karnımı, göbeğimi tavaf etti. Dudaklarının yanı sıra diliyle ıslak bir iz bırakıp aşağıya yöneldi. Hiç yaşamadığım şeylerdi hissettiklerim. Gözümün önünde yıldızlar uçuşuyordu. Üzerimde kalan tek giysi olan külodumu okşarcasına sıyırdı bacaklarımdan. Ve dudaklarını ellenmemiş amımın üzerinde hissettim. Sıcacık. Islak. Amımı yeni temizlemiştim. Sanki onu bekler gibi pırıl pırıl, kaymak gibi yapmıştım. Ve şimdi Tolga kaymağımı yemekle meşguldü. 

Amımın dış dudaklarını aralayıp diliyle boydan boya gezindi amımda. Dilinin ucu bızırıma değdi, ben yerimden zıpladım. İnanılmaz bir zevk, bir şehvet dalgası sardı her yanımı. Bızırımı yaladı, emdi uzun uzun. Sonra dilini aşağıya indirdi, parmaklarıyla amımın dış dudaklarını aralayıp içime soktu. Islak ve sıcak dilini olabildiğince içime gömdü. Hava almaksızın dudaklarını kapattı amıma. Amımı emerken dilini içeride oynata oynata içimi okşuyordu. Bu arada ıslak parmağıyla klitorisimi okşarken, diğer elinin bir parmağı arka deliğimi yoklamaya başladı. 

İşte o anda kendimi kaybettim. Böyle bir zevk yaşamamıştım ömrümde. Tüm vücudum kasılmaya, dalgalanmaya başladı. Halen sıcak dili amımdaydı. Parmaklarını kalçalarıma geçirmiş, kaçıp kurtulmamı engellemek istercesine sıkıyor, beni hareketsiz bırakmaya, dilinin verdiği zevki devam ettirmeye çalışıyordu. Öyle bir orgazm yaşıyordum ki, kendimi ölmüş, bulutların üzerine çıkmış gibi hissediyordum adeta. Kalçalarım yatağı dövmeye başlarken, amımı emmeyi bıraktı, yukarıya çıktı. Elleri memelerimi sıkarken, dudaklarını benim nefes almaya çalışan açık dudaklarıma kapattı. Ölüyordum zevkten. Durmaksızın inliyor, kısık çığlıklar atıyordum, “Oohhhh Tolga! Dayanamıyorum Tolga! Ölüyorummm! Ne yaptın bana sen? Nasıl zevk bu? Erkeğimm! Aşkımm! Ooohhhh!” diye. 

Neden sonra sarsıntılar hafifledi, azaldı, sona erdi. Kendimi halsiz, yorgun bir halde Tolga’nın kollarına bıraktım. Hiç böyle bir zevk yaşamamıştım ömrümde. Halen, su içinde kalmış ıslak amımı okşayan elinin üzerine elimi koydum minnetle. Gülümsedim. O da, “Öyle güzelsin ki Funda abla!” dedi hayranlıkla. “Teşekkür ederim! Hiç böyle bir zevk yaşamamıştım. Hayatımda bir erkekle yaşadığım ilk gerçek orgazmım bu benim!” dedim. Gözleri açıldı, bana baktı, “Nasıl? İnanmıyorum sana, Ahmet abi hiç...?” dedi. 

“Ahmet abin hiç böyle yapmamıştı. Böyle sevmedi beni hiç. Ahmet abin her zaman içime girer, birkaç git gel yapar ve sonra kendi boşalır, beni düşünmeden uyur sızar kalır!” dedim. Sonra elimi uzatıp yarı kalkmış durumdaki sikini okşadım ve utanarak ilave ettim, “Değil senin yaptığın gibi amımı yalamak emmek, adamakıllı sevişmedi bile!” dedim. Okşamalarım yarı kalkık sikini sertleştirmiş, dimdik olmuştu. Kıvrandı, “Sen de yalamak ister misin Funda abla?” dedi çekingen bir tavırla. İstediğini yapmayacağımdan, tersleyeceğimden korkar gibiydi. 

Gülümsedim, “Hiç yapmadım bunu Tolga. Ama madem sen beni bu kadar mutlu ettin, sana bunu borçluyum aşkım! Ne istersen yaparım senin için!” dedim. Doğrulup dudaklarından öpmeye başladım, gezine gezine boynuna, göğsüne, sert karnına kadar indim. Kasıklarına başımı eğdim, güzel sikini elimle tutup hayran hayran baktım. “İlk defa yapıyorum bunu! Beceremezsem sen yönlendir beni!” diyerek, dilimi çıkarıp ucuyla boydan boya yaladım sikini... 

İyice sertleşmiş, damarları parmak gibi kabarmıştı ellerimin arasında. Dilimin ucunu kabarmış kan damarlarında, yumruk gibi başında, şapkasının kenarlarında gezdiriyordum ıslak ıslak. Eğildim, aşağıya indim, taşaklarını dudaklarımın arasına alıp emer gibi yaptım. Kıvranıyordu ben bunları yaptıkça, inliyordu. Yukarıya çıktım. Ağzımı kocaman açıp sikinin iri başını ağzımın içine almaya çalıştım. Dişlerim canını yaktı sanırım, inledi. Ona kısık sesle, “Özür dilerim aşkım, ilk defa bir erkeğin sikini ağzıma alıyorum. Kusura bakma.” dedim. “Önemli değil Funda abla. Ben de şimdiye kadar birkaç orospuyla, parayla seviştim sadece. Hiçbir kadın da bunu yapmamıştı bana. Sikimi ağzına alıp emen olmadı şimdiye kadar. Devam et sen!” derken parmakları saçlarımın arasında dolaşıyordu. 

Bu beni daha da ateşledi. Dudaklarımı daha da açıp ağzıma aldım sikinin başını. Şapır şupur bebek emziği gibi emmeye, dilimle içimde yalamaya başladım. Tolga da başımdan tutup kendine bastırıyordu. Böylece koca siki ağzımın içinde kaybolmaya, yavaş yavaş ağzımın derinliklerine kadar girmeye başladı. Gözleriyle beni izliyordu. Ben de onun zevkten kısılmış gözlerinden gözlerimi ayırmadan işimi yapıyor, onun yönlendirmesiyle sikini sonuna kadar ağzımın içinde kaybetmeye, onu zevkten eritmeye çabalıyordum. 

Belki bir 10 dakika böyle emdikten sonra kasılmaya başlamıştı ki, birden kalktı yerinden, beni sırtüstü yatırıp üzerime çıktı, sikini tekrar ağzıma soktu. Başım iki dizinin arasındaydı. Saçlarımdan tutup sonuna kadar kendine çekti. Dudaklarım kasıklarına değdi. Nefessiz kalmıştım. Başımı sallayıp kurtulmaya çalıştım. Sikinin kafası bademciklerime değiyordu, boğazımdan içeriye girmişti sanki. Saçımdan tuttuğu parmaklarıyla başımı geriye çekti, nefes almamı sağladı, sonra tekrar gömdü. Kalçalarını ileri geri oynatıyor, ağzımı siker gibi gidip geliyordu. “Ohhh Funda ablaaa! Harika emiyorsun! Delirtiyorsun beni! Aaahhhh! Harikaaa!” diye feryat ediyordu bir yandan da. 

Benimse cevap verecek halim yoktu. Ağzımın içinde kocaman bir yarakla nefes alamadan ağzımdan sikiliyordum. Tam boğulacak gibi olduğum anda sikini ağzımdan çıkarıyor, bir parça nefes almamı sağlıyor, sonra tekrar sikini ağzıma gömüyordu. Kendimi kurtarmak için ellerimi kalçalarına sarmış, tırnaklarımı kabalarına geçiriyordum. Ama tırnaklarımın acısı bile engel olmuyordu erkeğime ve beni ağzımdan sikmeye devam ediyordu... 

Sonunda kasılmaya, döllerini ağzımın içine püskürtmeye başladı. Kaçmak istedim, bırakmadı. Döllerinin son zerresine kadar ağzıma, boğazımdan içeriye boşalttı titreye titreye. Baskıyı hafifletmişti. Ben de olan oldu diyerek tadı pek hoşuma gitmese de yarağını emdim, son damlasına kadar döllerini boşalttım. Ağzıma boşalmaktan mest olmuştu. Koltuğun üzerine devrildik ikimiz de. Nefes nefese kalmıştık. Kenarda duran elbisemi alıp ağzımın kenarından taşan dölleri temizledim bir güzel. Çırılçıplak uzandık öylece. 

Elini uzatıp elimi tuttu, “Hiç böyle bir an yaşamamıştım!” dedi. Elini sıktım minnetle, “Ben de aşkım. Ben de!” dedim. Kesik kesik konuşmaya başladık kendimize geldiğimizde. “Tolga, lütfen bundan kimseye bahsetme olur mu? Yalvarırım sana! Eğer bahsetmezsen erkeğim olursun, her zaman yaşarız bu zevkleri! Kocamla bunca senedir yaşadığım seks değilmiş meğer, beni sen doyurursun bundan sonra! Ben de seni doyururum!” dedim. Eğilip öptü beni, “Deli misin Funda abla? Bu zevki yaşamak için ne istersen yaparım. Başkasına anlatır mıyım hiç?” dedi. 

Sımsıkı sarıldım ona, “Keşke daha önce yaşasaydık bu zevkleri! Nelerden mahrum kalmışım meğer! Becerikli erkeğim! Tatmadığım zevkleri tattıran erkeğim! Bundan sonra kocam sensin! Erkeğim benim!” dedim. Yine sertleşmişti siki, bacaklarıma değiyordu taş gibi. Dudaklarımdan öptü, “Ama daha sikmedim Funda abla! Amını yaladım sadece! Artık seni sikmek istiyorum! Döllerimi amına boşaltmak istiyorum! Hadi yukarıya, sizin eve çıkalım. Seni kocanın yatağında sikmek istiyorum!” dedi. 

“A-aa Tolga, konuşma böyle Sikli Amlı falan! Terbiyesiz!” dedim gülerek. Ama hoşuma gitmişti böyle konuşması. Elimi aradan uzatıp sertleşen sikini kavradım. Taş gibiydi. “Hımmm, demek beni kocamın yatağında sikmek istiyorsun ha? Kocamın beni siktiği yatakta? Ahlaksız seni! Hadi o zaman yukarıya çıkalım, sik beni güzel güzel! Bu koca sikini sok amıma!” dedim. İkimiz de heyecanlanmıştık. Ateşimiz tekrar yükselmişti. Kalktım, külot sütyenimi alıp giymek için davrandım. Elimi tuttu, “Hayır, giyme Funda abla. Öyle gel, çırılçıplak!” dedi. 

Binada ikimizden başkası yoktu. Üçüncü kat boş duruyordu. Kıkırdadım, “Delisin sen Tolga! Çılgınsın! Hadi o zaman, gidelim!” dedim. Beni kolumdan tuttuğu gibi, elimizde giysilerimizle dışarıya çıktık. Daha merdivenlerden çıkarken oramı buramı ellemeye, öpmeye başlamıştı bile. Kahkahalarla gülüyor, çocuklar gibi oynaşıyorduk. İyice sertleşen siki bacaklarının arasında sallanıp duruyordu. Deli gibi tahrik oluyordum onun çılgın hareketlerinden. 

Bizim dairenin kapısına geldik. Heyecanla anahtarımı anahtar deliğine sokmaya çalışırken, Tolga arkamdan yaklaşıp yarağını bacak aramdan sokmuş, beni belimden tutup kendine çekiyordu. Kapıyı zar zor açtığımda hemen içeriye girmedi, sırtımı kapıya dayayıp üzerime abandı kaslı gövdesiyle. Öpmeye başladı. Ellerimi yukarıda birleştirmiş vücudunu vücuduma bastırıyor, hareket etmeme, kurtulmama izin vermiyordu. Siki kasıklarıma dayanmış baskı yapıyordu. Hoş, zaten pek kaçmak istediğim de yoktu ya! Uzun uzun öpüştük. Önümde onun kaslı bedeninin ateş gibi sıcaklığı, sırtımda çelik kapının soğuk serinliği. Deli oluyordum zevkten... 

Ve neden sonra kapıyı kapatıp içeriye girdik. Bu sefer hakimiyet bendeydi. Onu kolundan tutup yatak odamıza götürdüm. Yatak odam herzamanki gibi gayet düzenliydi. Oldukça geniş bir yatağımız vardı. Etrafına bakınıp duran Tolga’ya sarılıp dudaklarına yapıştım. Karşılık verdi. Öpüşürken nefesimiz kesiliyordu. Bir eli saçlarımı çekerken, diğer eli sırtımda, kalçalarımda dolaşıyor, kendine sımsıkı bastırıyordu beni. Az önceki ihtiras yine tüm vücudumu sarmıştı. Alevler içinde yanıyordum. Dudaklarımı çekip inledim, “Tolga, bu gece seninim! Bu gece kadınlığımı yaşat bana!” diye. 

Beni öpe öpe yatağın kenarına kadar götürdü. Öpmeyi bırakmadan üzerime eğildi, beni yatağa uzattı boylu boyunca. Bunca senedir kocam yanımda horlarken ağladığım, kendimi tatmin ettiğim yatağımda, genç bir erkeğin altına yatmak üzereydim. Heyecandan, zevkten ölüyordum. Tolga’nın tüm bedenimde dolaşan dudakları elleri bitiriyordu beni. “Hadi Tolga, içime gir artık! Dayanamıyorum, seni içimde istiyorum!” diye inledim. Bacaklarımı araladı, dizlerinin üstünde yaklaştı. Sikini tutup başını ıslak amımın kapısında, dudakları üzerinde dolaştırdı. İnledim. Kalçalarımı oynatarak kıvrandım, “Hadii, sok artık!” dedim. 

Kırmadı beni. Yavaşça yüklendi. Ama girmedi hemen. Tüm ıslaklığına karşı amımın girişi zorluk çıkarıyordu kocaman yarağına. Biraz daha ıslaklığımı okşadı, yarağının başını ıslattı sularımda. Sonra tekrar bastırdı. Başı girmişti içime. Durdu. Bekledi. Tekrar ittirdi. Yavaş yavaş koca sikini gömüyordu amıma. İnanılmaz bir zevkti yaşadığım. Kendimi kaybediyordum zevkten. “Aaahhh!” diye inledim. “Beğendin mi Funda abla? Sikim zevk veriyor mu?” diye sordu. “Deli misin? Zevk de laf mı Tolga? Çok güzelll! Kocamın pipisine alıştı amım, senin koca sikin kudurtuyor beni, zevkten ölmek üzereyim!” dedim. 

Bütün bedeniyle üstüme yüklendi. Siki dibine kadar amıma girdi bir anda. Boynuna sarılıp tüm vücudumla yapıştım ona. Bacaklarımı beline sardım. Bacaklarımın arasında koca bir et parçası vardı ve beni zevkten, şehvetten öldürüyordu bu kalınlık. Kıpırdanmaya, amımın içinde gidip gelmeye başladı yavaş yavaş. Nefesim kesiliyordu zevkten. Boynuna dişlerimi geçirip tısladım, “Ohhhh! Harikaaa! Mmmm! Çok güzel! Hadi hızlan aşkım! Sik beni!” diye. “Hemen değil Funda abla... Seni yavaş yavaş sikecem! Kocanın yaptığı gibi sikimi sokup çıkarıp boşalmayacağım sana! Tadını çıkaracaksın yarağımın! Sikilmenin, seks yapmanın ne demek olduğunu öğreneceksin bu gece Funda abla!” dedi nefes nefese kulağıma. 

Biraz hızlanıyor, biraz yavaşlıyor, gelecek gibi olduğunda durup bekliyordu. Böyle yapınca da ben zevkten kuduruyor, deliriyordum. Yavaş yavaş kendini geriye çekiyor, sonra hızla, bir anda köküne kadar yarağını içime sokuyordu. Sikinin başının ta diplerime değdiğini, koç başı gibi zorladığını hissediyordum. Amımın diplerinde hissettiğim sertliğinin okşamaları beni benden alıyor, kıvranıyor, kendimi sağa sola atıyordum. Kalçalarımı çalkalayınca da daha kötü oluyor, koca siki amımın içinde her yerime değiyor, çıldırtıyordu. Amıma her vuruşunda zevkin yanında acıyla inliyordum. Kocamın hiç değmediği yerlerime değiyordu yarağı... 

Ve bir yarak içimdeyken hayatımın ilk orgazmını yaşadım, kendimden geçtim. Bacaklarımı sımsıkı kalçalarına sarmış, indirip kaldırıyor, kalçalarım yatağı dövüyor, haykırıyordum. İnanılmazdı yaşadığım şey. Dakikalarca sürdü bu zevk. Kendimden geçtim bir süre. Neden sonra kendime geldiğimde Tolga halen içimde, bacaklarımın arasındaydı ve gidip geliyordu yavaş yavaş. Tekrar inlemeye başladım. O volkan tekrar kaynamaya, zirveye yükselmeye başladım. Tolga da sona yaklaşmak üzereydi... 

Tam bu esnada telefon çaldı. İkimiz de durup yatağın yanındaki telefona baktık. Hemen açmadım. Telefon birkaç defa çalana kadar soluğumun düzelmesini bekledim. Konuşabilecek hale gelince elimi uzattım, ahizeyi kaldırdım. Telefonun diğer ucunda kocam vardı. Sorun var mı, her şey yolunda mı diye aramış. Bu arada Tolga da içimden çıkmamış, üzerime uzanmıştı. Bacaklarımın arasında genç bir erkek, yarağını amımın dibine kadar sokmuş vaziyette, uykudan uyanmış sesimle kocama cevap verdim, “Aloo?” diye ve konuşmaya başladık. “Erkenden uykum geldi kocacım. Uyuyordum...” dedim. 

Ben kocamla konuşurken, Tolga içimde milim milim sikini oynatıyor, yavaş hareketlerle gidip geliyordu amımda. Ağzımı kapatıp zevk inlemelerime engel olmaya çalıştım kocama cevap verirken. Garibim, benim başka bir erkeğin altında sikiştiğimden habersiz, beni soruyordu. Buysa daha çok tahrik ediyordu beni. Kocamla konuşurken beni sikmekte olan Tolga ile göz göze bakışıyorduk. Zevkten gözlerimiz kısılmıştı. Dudaklarımızda bir gülümseme. Kocam uzun uzun bir şeyler anlatırken telefonun ahizesini elimle kapatıp, Tolga’ya fısıldadım, “Memnun musun aşkım? Telefonda kocam var. Ve sen karısını sikiyorsun!” diye. 

Tolga inledi sessizce, “Ohhh! Evet Funda abla. Öyle güzel ki, Ahmet abinin karısını sikiyorum yatağında! Altımda zevkten inletiyorum! Haberi yok pezevengin!” diye fısıldadı. Boynuna sarılıp, omuzunu dişledim. “Erkeğim benim! Sikemeyenin karısını sikerler! Hadi sik beni! Güzel güzel sik! O koca yarağınla sik Ahmet abinin karısını! Ohhh! Sok yarrağını bana!” diye fısıldadım. 

Kocam halen anlatıyordu telefonda. Arada ahizeyi kapatan parmaklarımı kaldırıp, (Hı… hı… evet… hayır…) diye cevaplıyordum onu. Özlediğini söyledi sonunda. “Ben de seni çok özledim kocacım! Yalnızlık zormuş! Bir an önce gelsen keşke! Burda, yatağımızda yalnız yatıyorum, sensiz! Gelsen de sevişsek!” dedim cilveli cilveli. Sanki gelse yapacağımız şeyin adı seksmiş gibi. Vedalaştık, “İyi geceler karıcım, kendine iyi bak!” dedi, kapattı telefonu. Bense ahizeyi elimden fırlatıp attım, içimde gidip gelen Tolga’ya sımsıkı sarılıp kalçalarımı çalkalamaya başladım, amımda hareket edip duran sikini daha çok hissetmeye çalıştım. 

Tolga’ya, soluk soluğa, “Duydun mu? Kendime iyi bakacakmışım!” dedim. Tolga da bütün gövdesiyle üstüme yüklenerek amıma abanırken yanıtladı beni, “Merak etme Funda abla, ben sana iyi bakarım!” dedi. 

Demin telefonda konuşurken biraz yavaşlatmıştık hızımızı. Ama konuştuğumuz hayasız, ar damarı çatlamış sözcüklerin etkisiyle delirmiştim. Tolga da benden daha çok heyecanlanmış ve zevke gelmişti. Sona yaklaşmıştık ve üzerime uzanmış, son darbeleri vuruyordu. Boşalmak üzereydim. O da geleceğimi hissetmiş, hızlanmıştı iyice. Ve son hamlede öyle bir yüklendi ki, kendini kastı, odanın içini dolduran inlemelerle aynı anda ben de kasıldım. Birbirimizi öylesine sımsıkı sarmıştık ki, ikimiz de birbirimizin kolları arasında titreye titreye boşalıyorduk. Döllerinin sıcaklığını amımın diplerinde hissediyordum. Hayatım boyunca böyle bir şey yaşamamıştım. 

Bir süre içimde öylece kaldı. Amım sikini sarıyor, içimde yeni yeni küçüldüğünü hissediyordum. İçimden çıkmak istemiyor gibiydi. Bacaklarımın arasında boylu boyunca uzanıyordu üstümde. Nefeslerimiz sonunda düzene girdi, sakinleştik. İçimden çıktı, kendini yan tarafıma bıraktı ve “Sigaran var mı aşkım?” diye sordu. 

İçim titriyordu o aşkım dedikçe. Kalkıp kocamın sigara paketini çıkardım çekmeceden, iki sigara çıkarıp çakmakla ikisini de yaktım. Çıplaklığımdan utanmak aklıma bile gelmiyordu, öylesine doğaldı ki çıplaklığımız. Tekrar yatağa, sevgilimin koynuna girdim. Kollarının arasına uzanıp onun sigarasını dudaklarının arasına kıstırdım. Pek kullanmadığım halde onunla beraber orgazm sigarası tüttürdük birlikte. Göbeğinin üstüne koyduğumuz Fondöten kutusunu küllük olarak kullanıyorduk. 

“Tolga, bundan sonra bana abla demeni istemiyorum!” dedim. “Peki aşkım! Bu geceden sonra kadınımsın sen benim. Ablam değilsin!” dedi. Uzanıp sigara dumanı çıkan etli dudaklarını öptüm ve “İlk defa sevişmekten zevk aldım. Senin sayende aşkım! Senin kollarında kadın olduğumu anladım ilk kez!” diyerek içimi döktüm. Kulağımdan öperek, “Daha gece sona ermedi aşkım! Sabaha kadar benimsin! Altımda inletecem seni! Halsiz kalıncaya kadar sikecem seni!” dedi. Sımsıkı sarıldım, “Ne istersen yap! Yılların acısını çıkarmak istiyorum. Ne zaman, nasıl, ne kadar istersen sevişirim seninle!” dedim. 

Tolga, “İçine boşaldım... Hamile kalırsan?” dedi tereddütle. “Olsun, senin çocuğun, doğururum!” dedim. Endişeyle yüzüme bakıyordu. Gülerek yanağını okşadım, “Merak etme, çocuğum olmuyormuş benim. Korunmamıza gerek yok. İstediğimiz gibi sevişebiliriz yani!” dedim. Elimi uzatıp sikini okşadım, hemen başını kaldırdı yaramaz. “Hatta şimdi başlayabiliriz sevişmeye, gücün varsa?” dedim. 

Belimden tutup bir anda üstüne çıkardı beni. Bacaklarımı aralayıp, üstüne yerleştiğimde, çoktan sertleşmiş siki amıma baskı yapmaya başlamıştı. Ne yapmak istediğini kadınlık sezgilerimle anlamış, sikinin üzerine oturmaya başlamıştım bile. Dudaklarımı ısıra ısıra yarağını içime aldım. Belimden tutup kendine çekiyordu. Sonunda dibine kadar girdi. 

Biraz bekleyip üstünde hareket etmeye başladım. Yukarı aşağı inip kalkıyor, ucuna kadar çıkıp, dibime kadar içime alıyordum. Giderek hızlandım, ıslak amımın içinde yağ gibi kaymaya başladı yrağı. Başını kaldırıp memelerimi yalıyor, uçlarını emiyordu ben üstünde gidip gelirken. Zevkten deliriyordum yine. Bir kez daha sarsılmaya, orgazm olmaya başladım. Sonunda üstüne yığılıp kaldım. Yana devrilip iki büklüm oldum. Bacaklarımı kasıyor, halen devam eden orgazm kasılmalarının zevkini çıkarıyordum. 

Sabaha kadar seviştik. Duş yaptık. Banyoda bir kez de arkadan, minik deliğimden becerdi. Çığlıklarıma aldırmadan götümün kızlığını bozdu. Onun zevkini de yaşattı bana. Duştan çıktık, yatağın üstünde domalttı beni, kalçalarımdan tutup amıma girdi. Bu kez değişik açıdan amıma giren yarağı zevkten delirtti beni... Sabaha kadar seviştik kısacası. Uzun uzun seviştik. Durduk, dinlendik, sikiştik. Ben erkeksiz, o kadınsız geçen yılların acısını çıkarırcasına seviştik. Sabah güneş doğarken sızıp kaldık yatakta. 

Öğlene kadar ölü gibi uyuduk. Uyandık. Çırılçıplak evin içinde dolaştık, oturduk, kalktık, mutfakta yemek yedik. Evin her köşesinde, her odasında seviştik. İki gün boyunca yeni evli balayı çiftleri gibiydik. Hiç durmadık. Öpüşüp koklaştık, seviştik, sikiştik. Ertesi gün, kocam gelecek diye zorla ayrıldık birbirimizden. 

İki yıla yakın bir zaman boyunca sürdü Tolga ile bu ilişkimiz. Fırsatını bulduğumuz, canımızın çektiği her anda birbirimizin kollarına koştuk. Fakat sonunda taşındılar, birbirimizi kaybettik. Şimdi hayata küsmüş gibiyim. Bir kenara çekilip saatlerce Tolga ile yaşadığımız sevişmeleri anıyorum. Mutfakta yemek yerken, o yemek masasında Tolga’nın bana yaptıkları. Kocamla yatarken, o yatakta Tolga ile yaşadığımız orgazmlar. Kocamın çükü içimde gidip gelirken, Tolga’nın içimi dolduran yarağının kalınlığı. Kocamın leş gibi içki kokusundan iğrenirken, burun deliklerimde Tolga’nın erkek vücudunun salgıladığı beni tahrik eden erkek kokusu... 

Fakat yapacak bir şeyim yok. Ya böyle yaşamaya devam edeceğim, ya da kendime geleceğim, çıkıp kendime bir şekilde yeni bir Tolga bulacağım. Onun gibi bir erkek. Beni doyuran, beni yaşatan, beni kadın yapan bir erkek. Bekliyorum henüz. Bir gün karşınıza, genç ve güzel bir kadın çıkarsa, gözleriyle sizi süzen, tartan, aranan... O benim işte! 

[Funda]